T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/17017
K. 2005/3506
T. 8.3.2005
• TANIMA VE TENFİZ DAVALARI ( Yabancı Mahkeme Kararının Yetkili Yabancı Ülke Makamlarınca Tercümelerinin de Yetkili Türk Makamlarınca Onanmış Olması Şartı )
• YABANCI MAHKEME KARARININ TANINMASI TALEBİ ( Dosyaya Sunulan Karar Örneğinin Yetkili Yabancı Ülke Makamlarınca Tercümelerinin de Yetkili Türk Makamlarınca Onanmış Olması Şartı )
• KARARIN YETKİLİ YABANCI ÜLKE MAKAMLARINCA TERCÜMELERİNİN DE YETKİLİ TÜRK MAKAMLARINCA ONANMASI ŞARTI ( Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizinde )
• BOŞANMA KARARININ TANINMASI TALEBİ ( Yabancı Mahkeme Kararının Yetkili Yabancı Ülke Makamlarınca Tercümelerinin de Yetkili Türk Makamlarınca Onanması Şartı )
2675/m.37
ÖZET : Tanınması talep edilen yabancı mahkeme kararında, kararın verildiği devletin yetkili makamlarının onayı ve tercümesinde yetkili Türk makamlarının onayı bulunmalıdır. Yabancı mahkeme kararının dosyaya sunulan aslında kararın verildiği devletin ( Almanya ), onaylamaya yetkili makamlarının onayı bulunmadığı gibi, kararın Türkçe tercümesinde Almanya’daki yetkili Türk makamlarının onayı da yoktur. Mahkemece, tanınması talep edilen Alman mahkemesince verilen boşanma kararının aslına, 5 Ekim 1961 tarihli Lahey Sözleşmesinin 3. ve 4. maddelerinde tanımlanan şekilde belgenin verildiği devletin yetkili makamlarınca tasdik şerhinin verdirilmesi için davacıya mehil vermek, tasdik şerhi tamamlandığında ve Türkçe tercümesi de onaylandığında, işin esasının incelenmesi gerekirken açıklanan eksiklikler tamamlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Yabancı mahkeme kararının, o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı ve onanmış tercümesinin, ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin, dilekçeye eklenmesi zorunludur. ( 2675 sayılı MÖHUK m. 37 )
Yabancı mahkeme kararının dosyaya sunulan aslında kararın verildiği devletin ( Almanya ), onaylamaya yetkili makamlarının onayı bulunmadığı gibi, kararın Türkçe tercümesinde Almanya’daki yetkili Türk makamlarının onayı da yoktur.
5 Ekim 1961 tarihli “”Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesinin”” uygulama alanına giren ( sözleşme md. 1/a ) iş bu yabancı boşanma kararının, anılan sözleşmenin 3. ve 4. maddeleri gereğince ( belgedeki imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan kişinin sıfatının ve belge üzerindeki mühür veya damganın ) aslı ile aynı olduğunun teyidi için 4. maddede tanımlanan onay şerhinin belgenin verildiği devletin yetkili makamınca bu belgeye konulması gerekir. Türkiye, bahse konu sözleşmeyi 8 Mayıs 1962 tarihinde imzalamış 20 Haziran 1984 tarihli 3028 sayılı kanunla onaylanması uygun bulunmuş ve Bakanlar Kurulunun 27.7.1984 tarihli 84/8373 sayılı kararı ile onaylayarak yürürlüğe koymuştur. ( RG 16.9.1984 tarih ve 18517 sayı ) Bu sözleşmeye Almanya’da katılmıştır. Sözleşme taraf devletlerden birinin ülkesinde düzenlenmiş olup da, diğer bir akit devlet ülkesinde kullanılacak olan sözleşmenin uygulama alanına giren resmi belgelerin, diplomasi ve konsolosluk memurları tarafından onaylanması zorunluluğunu kaldırmaktadır. Yoksa sözleşmenin 4. maddesinde tanımlanan nitelikteki tasdik şerhi yine aranacaktır. Bu bakımdan, tanınması talep edilen Alman mahkemesince verilen boşanma kararının aslına, 5 Ekim 1961 tarihli Lahey Sözleşmesinin yukarıda açıklanan 3. ve 4. maddelerinde tanımlanan şekilde belgenin verildiği devletin yetkili makamlarınca tasdik şerhinin verdirilmesi için davacıya mehil vermek, tasdik şerhi tamamlandığında ve Türkçe tercümesi de onaylandığında, işin esasının incelenmesi gerekirken açıklanan eksiklikler tamamlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 8.3.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/3832
K. 2005/6704
T. 25.4.2005
• TENFİZ ( Yetkili Kılınan Hukuk Uygulanmamakla Birlikte Eğer Bu Kural Uygulansaydı Dahi Aynı Sonuca Varılması Halinde Tanıma İsteminin Reddedilemeyeceği )
• YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI ( Yetkili Kılınan Hukuk Uygulanmamakla Birlikte Eğer Bu Kural Uygulansaydı Dahi Aynı Sonuca Varılması Halinde Tanıma İsteminin Reddedilemeyeceği )
2675/m. 37
Evlilik Bağına İlişkin Kararların Tanınması Hakkında Sözleşme/m. 3
ÖZET : “Evlilik Bağına İlişkin Kararların Tanınması Hakkında Sözleşmenin” 3. maddesi gereğince, yetkili kılınan hukuk uygulanmamakla birlikte, eğer bu kural uygulansaydı dahi aynı sonuca varılması halinde tanıma isteminin reddedilemeyeceği yönü de dikkate alındığında, her iki ilamında tenfizine karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, yabancı mahkeme ilamlarının tenfizine ilişkindir.
Boşanma ve ayrılık davalarında deliller, maddi vakiaların ispatı gibi hususlar usul hukuku kuralları ile ilgili olması sebebiyle, hakimin hukukuna tabidir. Bu devletlerin hükümranlık hakkı ve mahkemelerin yargılamayı kendi hukuklarına göre yapmaları gerektiğinin tabii sonucudur.
Tenfizi istenen Gent Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.3.2002 tarihli, boşanma davası süresince alınan geçici tedbir niteliğindeki velayet, kişisel ilişki ve nafakaya ilişkin kararların tenfizi için kesinleşmesine gerek yoktur.
Boşanmaya ilişkin aynı mahkemece verilen 5.11.2002 tarihli ilamın ve kesinleşmesini gösterir belge aslı ve onanmış tercümesinin dosyada mevcut olduğu, 2675 Sayılı Yasanın 37/b maddesinin koşullarının oluştuğu ilamda Türk kamu düzenine açıkça aykırı bir yönün bulunmadığı, 17 Nisan 1975 tarihinde 1884 Sayıl Yasa ile kabul edilen “Evlilik Bağına İlişkin Kararların Tanınması Hakkında Sözleşmenin” 3. maddesi gereğince, yetkili kılınan hukuk uygulanmamakla birlikte, eğer bu kural uygulansaydı dahi aynı sonuca varılması halinde tanıma isteminin reddedilemeyeceği yönü de dikkate alındığında, her iki ilamında tenfizine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde ret hükmü kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.