T.C. YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ E. 2007/19431 K. 2009/907 T. 3.2.2009
DAVA : Davacı, trafik kazası sonucu geçici işgöremezlik durumuna giren sigortalıya yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan Kurum zararının ödetilmesi için açılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Hatice Kamışlık tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Dava hukuki nitelikçe, 13.04.2002 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralanan sigortalıya davalı Kurumca hastalık sigortası kolundan yapılan yardımların; 506 sayılı Kanunun 39.maddesi kapsamında sigorta şirketi bakımından poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, 506 sayılı Kanunun 26.maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar ( Tavan ) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı karan ile 26.maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiş olması nedeniyle kurumun rücu alacağının temelinin artık halefıyete değil basit rücu hakkına dayandığı, sigorta şirketlerine dava açma hakkı da ortadan kalktığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91.maddesine göre, işletenler motorlu taşıtların kullanılmasından doğan, üçüncü kişilere verdikleri zararları karşılamak üzere zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorundadırlar. Bu sigorta türünde sigorta şirketi birinci, aracı sigorta ettiren ikinci, bu iki kişinin dışında olup da zarar gören kişi ise üçüncü kişi konumundadır. Madde de sigorta ettirenin “işleten” sıfatına sahip kimseler olabileceği hükme bağlanmıştır. Sigorta şirketi, araç sahibinin, gerek müstahdeminin kusurundan ve gerekse bizzat kendi kusurundan doğacak mali mesuliyetini temin etmektedir. Bu yönden sigorta şirketleri işletenin yada şoförlerinin, kusurları ile neden oldukları olaydan dolayı doğan mali sorumluluklarının belirli limit dahilinde kefili durumundadır. Bu nedenle de zarar gören kişi, kendisine zarar veren aracı sigorta eden sigortacıya, zararını tahsil etmek için başvurabilmektedir. Sigorta şirketlerinin sorumluluğu akti sorumluluk olup, poliçe limiti ile sınırlıdır. Dava, zarar verene karşı açılabiliyorsa, onun hukuki ve mali sorumluluğunu teminat kapsamında yükümlenen Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısına davanın açılamayacağının kabulü Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile oluşturulan yapıya aykırıdır. Bu sigorta ile asıl güvence altına alınan menfaat, sigorta ettirenin menfaatidir. Sigorta ettiren, zararı karşıladıktan sonra kendi sigortacısından limitler dahilinde ödemesini talep edebilecektir.
506 sayılı Kanun’un 39.maddesinde; “kasdi veya suç sayılan hareketi ile sigortalının hastalanmasına sebep olan kimseye, bu kanun gereğince hastalık sigortasından yapılan her türlü giderler tazmin ettirilir.” hükmü öngörülmüş olup, maddesinin uygulanması için öngörülen “kusur” koşulunun, sigorta şirketi için de ayrıca, aranmasına gerek olmadığı gibi, anılan madde de, kusurlu kişilerden söz edilmesinin, bunlardan başkasına, özellikle sigortacılarına, rücu edilemez anlamında yorumlanamayacağı da ortadadır. Kurumun rücu hakkı ise, SSK’nın hangi maddesinden kaynaklanırsa kaynaklansın halefıyete değil Kanundan kaynaklanan bağımsız rücu hakkı ilkesine dayanır. Buna göre üçüncü kişiye verilen zarardan bu kişiye karşı birinci derecede sorumlu olan sigorta şirketinin, yardımın Kurum tarafından yapılmasından yararlanarak sorumluluktan kurtulması, sigorta hukuk ilkeleri ile bağdaşmaz, aksine sigorta şirketlerinin kuruluş amacı böyle bir sorumluluğu zorunlu kılar.
Hal böyle olunca; davalı sigorta şirketi, sigorta olayına karışan ve sürücüsü 8/8 oranında kusurlu bulunan aracın sigortacısı sıfatıyla; zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde, tedavi ve sakatlık giderleri yönünden öngörülen 11.000,00 YTL’lik limit dahilinde bulunan davaya konu geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinden Kuruma karşı sorumlu bulunduğu gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.