Trafik kazası sonucunda meydana gelen hasarlar genellikle kusurlu tarafın sigortası tarafından karşılanır. Fakat araçta meydana gelen değer kaybı bu bedelin içerisinde değildir. Bu sebeple araçta meydana gelen değer kaybının karşılanması için trafik kazası araç değer kaybı davası açılması gerekir. Bu dava hem sigorta şirketine hem de araç sahibi ve sürücüye karşı açılır. Davalılar bu davada müteselsil sorumludur. Eğer sigorta şirketinin düzenlemiş olduğu poliçede yer alan limitler dolmamışsa bu tutar sigorta şirketinden tahsil edilir.
Açılan trafik kazası araç değer kaybı davası sırasında bir bilirkişiden rapor alınır ve aracın ne kadar değer kaybına uğradığı tespit edilir. Bu tespit doğrultusunda davanın kabulüne karar verir. Belirlen tutarın tamamın alınabilmesi için karşı tarafın yüzde yüz kusurlu olması gerekir. Eğer her iki tarafında kusuru varsa bu kusur oranında indirim yapılır. Araçta meydana gelen değer kaybı tespit edilirken; aracın yaşı, araçta meydana gelen hasar ve değişen parçaların özellikleri önem taşır.
Araç Değer Kaybı Davası Ankara
Araçta meydana gelen değer kayıplarının tazmini için açılacak dava kazanın meydana geldiği yerde açılabileceği gibi davalıların yerleşim yerinde veya davacının yerleşim yerinde de açılabilir. Örneğin kaza Sincan’da meydana gelmişse tarafların yerleşim Ankara ise trafik kazası araç değer kaybı davası Ankara ilinde açılabilir. Fakat kaza Sincan’da meydana geldiği için Ankara Batı Adliyesi de bu davaya bakmaya yetkilidir. Bu tür konularda hata yapmamak ve hak kaybına uğramamak için tazminat avukatı yardımı alınması çok önemlidir. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için bize ulaşabilirsiniz.
Değer Kaybı Davası Yargıtay Kararı
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas Numarası: 2008/4-69
Karar Numarası: 2008/101
Karar Tarihi: 06.02.2008
TRAFİK KAZASI KAYNAKLI HAKSIZ EYLEM
ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI
DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI
ISLAHDA ZAMANAŞIMI
ZAMANAŞIMI
818 s. BK/60
765 s. MülgaTCK/102
2918 s. KTK/109
ÖZETİ: Somut olayda trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem sonucu uğranılan maddi ve manevi tazminat talep edildiğinden, Borçlar Kanununun 60. maddesi, Karayolları Trafik Kanununun 109. maddesi ve olay tarihinde yürürlükte olan 765 s. Türk Ceza Kanununun 102. maddesi birlikte değerlendirildiğin de; uygulanması gereken zamanaşımının 5 yıl olduğu, dava tarihinden itibaren ıslah tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği hususu belirgin hale gelmiştir. O halde davalı yönünden ıslah dilekçesi ile istenen miktar bakımından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 7.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 28.12.2005 gün ve 2000/106 E- 2005/540 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili ve davalılardan Müslüm Akbıyık tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 07.03.2007 gün ve 3487-2838 sayılı ilamı ile; (…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Müslüm A.’ın tüm, davacıların ve davalı B. Elektronik A.Ş.’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, desteğin trafik kazasından kaynaklanan ölümü nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar davacılar ile davalılardan Müslüm A. ve B. Elektronik A.Ş.tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır. Dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde tazminatların aracın işleteni ve sürücüsü olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir. Mahkemece maddi tazminatlar yönünden davalılar kusur oranlarına göre sorumlu tutulmuşlardır.
Karayolları Trafik Kanunu’ndaki düzenlemelere göre zarar gören davacılara karşı aracın işleteni ve sürücüsü davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına ve bu yönde davacıların istemleri de bulunduğuna göre maddi tazminat yönünden de davalılar zincirleme ve ortaklaşa sorumlu tutulmalıdırlar. Mahkemece anılan yönün gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalılardan B. Elektronik A.Ş.’nin diğer temyiz itirazına gelince; olay 05.02.2000 tarihinde meydana gelmiş olup davacılar fazlaya ilişkin saklı tuttukları kısmı 25.07.2005 tarihli ıslah dilekçesi ile talep etmişlerdir. Davalı B. Elektronik A.Ş. vekili süresinde ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Mahkemece ceza davasındaki bozma üzerine verilen son kararın kesinleşme tarihi esas alınarak zamanaşımı def’i reddedilerek hüküm kurulmuştur.
Davalı sürücü Müslüm A. hakkında Ankara 18.Asliye Ceza Mahkemesinde “dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek ve yalan beyanda bulunmak” suçlarından açılan kamu davasında 26.09.2000 tarihinde verilen ilk kararla davalı her iki suçtan mahkum olmuştur. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2.Ceza Dairesinin 08.04.2002 tarihli ilamı ile “tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan kurulan hükme yönelik itirazların reddine karar verilmiş, yalan beyanda bulunmak suçunun yasal unsurlarının oluşmadığının gözetilmemesi” gerekçesiyle sadece “yalan beyanda bulunmak” suçu yönünden bozulmuştur. Bu haliyle davaya konu eylemle ilgili ceza mahkemesi kararı 08.04.2002’de kesinleşmiştir.
Dava niteliği itibariyle trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem sonucu meydana geldiğinden zamanaşımının belirlenmesi için BK.nun 60, KTK.nun 109 ve olay tarihindeki TCK.nun 102.maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Bu haliyle somut olayda uygulanacak ceza zamanaşımı süresi 5 yıldır.
Olay 05.02.2000 tarihinde meydana geldiğine davaya dayanak ceza davasındaki tedbirsizlik-dikkatsizlikle ölüme sebebiyet suçuna dair karar 08.04.2002 tarihinde kesinleştiğine ve 25.07.2005 tarihinde davacılar ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarlarını arttırdıklarına göre, olay tarihinden itibaren 5 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiştir. Şu durumda, davalı B. Elektronik A.Ş. yönünden ıslah dilekçesi ile istenen miktarların zamanaşımı nedeniyle reddi gerekir.
Temyiz olunan kararın (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacılar yararına, (3) nolu bendde gösterilen nedenle dayalı B. Elektronik A.Ş. yararına BOZULMASINA…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı B. Elektronik San. ve Tic. AŞ.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre dava, desteğin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar 17.02.2000 tarihli dava dilekçesinde, murisleri Haydar’ın 05.02.2000 tarihinde davalı Müslüm’ün kullandığı otomobile bindiğini, yolda giderken davalı Müslüm’ün tamamen kusurlu olarak aracın direksiyon hakimiyetini kaybedip, murislerinin ölümüne sebebiyet verdiğini beyanla, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak toplam 50.000.000 TL. maddi, 9.000.000.000 TL. manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, bozmanın sair yönlerine uyulmuş ancak, ıslah ile artırılan kısım bakımından davanın zamanaşımı nedeniyle yapılan bozmaya direnilmiştir.
Davalı Müslüm’ün ceza yargılaması sırasında hazırlıkta verdiği ilk ifadesinde, aracı kullanan kişinin muris Haydar olduğunu beyan ettiği, ancak daha sonra verdiği tüm ifadelerinde aslında aracı kullanan kişinin kendisi olduğunu açıkça ikrar ettiği anlaşılmaktadır.
Davalı Müslüm hakkında tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek ve ayrıca yalan beyanda bulunmak suçundan kamu davası açıldığı, Ankara 18.Asliye Ceza Mahkemesince 26.09.2000 gün ve 2000/145-943 sayılı kararla; “sanığın dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu bir kişinin ölümüne sebebiyet vermek ve yalan beyanda bulunmak suçundan ayrı ayrı mahkumiyetine karar verilmiştir.
Kararın temyizi üzerine Yargıtay 2.Ceza Dairesince 08.04.2002 gün ve 29952-6021 sayılı ilamı ile aynen “yapılan duruşmaya, toplanan delillere; gerekçeye hâkimin kanaat ve takdirine göre tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölümüne neden olmak suçundan ayrı ayrı kurulan hükme yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın emniyetteki beyanında aracı kullananın kendisi olmadığını, ölen Haydar E. olduğunu söylemekten ibaret eyleminin yasal savunma sınırları içinde kaldığı, kaldı ki, 06.02.2000 tarihli ifadesinde de aracı kullananın kendisi olduğunu açıkladığı cihetle, memura yalan beyanda bulunmak suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak Bozulmasına” karar verilmiştir.
Ankara 18.Asliye Ceza Mahkemesi 17.07.2002 gün ve 2002/756-650 sayılı kararı ile bozma kararına uyarak; “sanığın yalan beyanda bulunma suçundan Beraatine, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan mahkumiyetine karar verilmiş, bu kararın temyizi üzerine hüküm Yargıtay 2.Ceza Dairesinin 22.12.2004 gün ve 2003/17940-24457 sayılı kararı ile onanmıştır. Böylece Otomobili davalı Müslüm’ün kullandığı kati olarak belirlenmiştir.
Davacılar vekili 25.07.2005 tarihinde verdiği bir dilekçe ile maddi tazminat miktarını artırarak dava dilekçesini ıslah etmiş, davalı B. Elektronik San. ve Tic. AŞ. vekili ise cevap süresi içerisinde verdiği 15.08.2005 tarihli dilekçesi ile ıslah edilen bölümün zamanaşımına uğradığını beyanla bu kısmın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında davacıların engeç dava tarihinde fiili ve faili öğrendiği, açılan ceza davalarının bu hususu değiştirme yönünde bir etkisinin bulunmadığı, Yargıtay 2.Ceza Dairesinin bozma ilamında da yazıldığı üzere davalı Müslüm’ün 06.02.2000 tarihli ifadesinde aracı kullanan kişinin kendisi olduğunu açıkça beyan ettiği, davanın 17.02.2000 tarihinde açıldığı, ıslahın ise 25.07.2005 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda trafik kazasından kaynaklanan haksız eylem sonucu uğranılan maddi ve manevi tazminat talep edildiğinden, Borçlar Kanununun 60.maddesi, Karayolları Trafik Kanununun 109.maddesi ve olay tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 102.maddesi birlikte değerlendirildiğin de; uygulanması gereken zamanaşımının 5 yıl olduğu, dava tarihinden itibaren ıslah tarihine kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği hususu belirgin hale gelmiştir.
O halde davalı B. Elektronik AŞ. yönünden ıslah dilekçesi ile istenen miktar bakımından zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü yönündeki ilk hükümde direnilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davalı B. Elektronik San. Tic. AŞ. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 06.02.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Merhaba avukatım benim yeni model bir BMW marka aracım vardı bu araca arkadan çarptılar kusur tamamen çapran araçta, kasko zararımı karşıladı fakat aracım da değer kaybı meydana geldi. Bu zararı karşılamak için değer kaybı davası açabilir miyim ?