1-Yargıtay dan bozma sonrası gelen dosyada CMUK 135 ve devamı maddelerindeki hakları sanığa hatırlatılmalı ve son söz hakkı verilmelidir.
2-Sanığa,ilk duruşmadan sonraki diğer duruşmalarda özellikle daha ağır bir maddeden dolayı ek savunma hakkı verildiği takdirde CMUK 135. Maddede ki hakları hatırlatılmalıdır.
3-İddianamedeki sevk maddeleri dışında herhangi bir madde sanık lehine veya aleyhine uygulanacak ise sanığa mutlaka ek savunma verilmelidir. TCK 81 ,51 , 65 , 522 , 523 vb . lehine olarak ek savunma verilecek ise davetiyeye rağmen sanık gelmez ise yokluğunda uygulanabilir. Eğer sanık hakkında iddianamede yazılı olan madde uygulanmayacak ise (TCK 51 vb.) yine ek savunma verilmelidir.
4-İddianamedeki sevk maddelerinin sıralanışı ile mahkemenin uygulayacağı maddeler arasında farklılık var ise sanığa ek savunma verilmelidir. Örneğin iddianamede 456/4,457/1 ve 61 Şeklinde yazılmış ve mahkeme de 456/4,61,457/1 şeklinde uygularsa ek savunma verilmelidir.
5-Takibi şikayete bağlı suçlarda vazgeçme nedeniyle kabul etme şartı aranıyor ise Sanıktan kabul Edip etmediği sorulmalıdır. Sanığa sorulmadan düşme kararı verilir ve bu nedenle sanık tarafından Temyiz edilir ise karar bozulur. Ancak bu sebeple temyiz etme hakkı sanığa aittir. “beraat” ,”düşme”, “ortadan kaldırma” kararları , şikayetçinin şahsi hakları kapsamında bulunduğundan C. Savcısı tarafından temyiz olunamaz
6-Sanık için TCK 46-47 maddelerinin uygulanıp -uygulanmaması konusunda rapor almak için Sanığın müşahede altına alınması gerekir. Eğer TCK 47.maddeden yararlanacak ise mutlaka Zorunlu müdafii tayin etmek gerekir.
7-Ceza ıskat edilmiş olsa dahi TCK 485. Madde uygulanmış ise yargılama gideri sanıktan CMUK 410 Maddesi gereğince tahsil edilmelidir.
8-Ek savunma vekile değil bizzat sanığa verilmelidir.
9-Hükmün gerekçesinin daha sonra yazılması halinde,duruşmaya katılandan başka bir zabıt katibi tarafından yazılıp imzalanması yasaya uygundur. (C.G.K.1999/6-135E.1999/135K. Y.K.D.Eylül/1999)
10-CMUK 223/son maddesi gereğince derhal beraat kararı verilme koşullarının bulunduğu hallerde sanığın sorgusu yapılmadan hüküm verilebileceği ilkesi yer almaktadır. Derhal beraat kararı verilebilmesi için sanığın işlediği fiilin suç oluşturmaması veya suç oluşturan fiili işleyenin sanık olmadığının herhangi bir araştırmaya gerek kalmadan anlaşılması gerekir. Mahkemeler yargılamayı yapıp kanıtları topladıktan sonra mevcut kanıtlara göre beraat kararı verilebileceği görüşüyle sanığın sorgusunu yapmadan beraat kararı vermektedir ki, bu uygulama usule uygun değildir. Bu gibi hallerde,dava zamanaşımı doluncaya kadar sanık aranıp getirtilerek sorgusu yapılmalıdır. Y.C.G.K. 1997/11/66-74
11-Her suç için 647/4 sayılı yasa ayrı ayrı uygulanmalıdır. Daha sonra şartları var ise TCK 71 yada 72. Madde gereğince içtima edilmelidir. 647/6.madde ise içtima üzerinden şartları var ise uygulanmalıdır.
647/6. madde gereğince sanığın cezası ,önceki mahkumiyet hürriyeti bağlayıcı ceza ise ertelenemez, ancak para cezası ise yeterli gerekçe gösterilerek ertelenebilir.
12-Sanığa her bir suç için hükmedilen cezaların ayrı ayrı TCK 81 maddesi gereğince tekerrür sebebiyle artırılması gerekirken içtima üzerinden TCK 81 maddesinin uygulanması usulsüzdür.
13-Hazırlık tahkikatı sırasında hiçbir bilgisi olmadığını ifade eden tanık dinlenilmekten sarfınazar edilebilir.Y.C.G.K. 24.12.1991
14-Sanık son duruşmaya gelmez ve Vekili gelir ise son söz hakkı Vekiline verilmelidir.
15-2253 sayılı yasaya göre ,sanık hakkında Farik – mümeyyizlik raporu uzman hekimden alınmalıdır.
16-2253 sayılı Çocuk Mahkemeleri Yasasının 24.maddesine göre takibi şikayete bağlı suçlarda şikayetten vazgeçme davayı düşüremeyeceğinden,şikayetten vazgeçilmiş ise yargılamaya devamla suçun sabit olmaması halinde beraata,sabit olması halinde de ceza tertibine yer olmadığına ve gerektiğinde tedbire karar verilmelidir.(10.C.D. 1.3.1999/13686-1906 Y.K.D.Eylül/1999)
17-2253 sayılı yasa gereğince eğer iddianamede sanık hakkında birden fazla suç isnadı var ise farik-mümeyyizlik raporu her bir suç için ayrı ayrı alınmalıdır.
18-2253 sayılı yasa gereğince sanık suç tarihi itibariyle 15 yaşından küçük ise yargılama gizli yapılır. Ancak duruşma tarihinde 15 yaşını ikmal etmiş ise artık yargılama açık yapılmak zorundadır.
19-Sanıklardan birisi suç tarihi itibariyle 15 yaşından küçük ise mutlaka 15 yaşından büyük diğer sanıklardan dosya tefrik edilerek 2253 sayılı yasa gereğince yargılaması yapılmalıdır.
20-Sanık yada vekili indirim sebeplerini ( TCK 51 vs.) iddia ve talep etmiş ise mutlaka hüküm kısmında bu husus tartışılmalıdır.
21-Sanığın talebi üzerine yetkisizlik kararı iddianamenin okunmasından evvel verilir. İddianamenin okunmasından sonra yetkisizlik iddiasında bulunulamayacağı gibi mahkeme dahi bu hususta kendiliğinden kararveremez(CMUK17
22-Ceza Mahkemelerinde sanığın yaşının düzeltilmesi görev ve yetkisi davaya bakan mahkemeye aittir. yargılamanın durdurularak Hukuk mahkemesine gönderilmesi usulsuzdür. (CMUK 255/ son)
23-Avukatlık ücretinin yargılama giderinden olması nedeniyle mahkemece kendiliğinden (re’sen)göz önüne alınması gerekir ise de aynı zamanda kişisel hak niteliğinde bulunması bakımından buna İlişkin hükmün bozulması ilgilinin temyizine bağlıdır. C.G.K. 12.12.1977 / 393-435
24-Yargılama giderinden sayılan vekalet ücretinin son avukatlık yasasına göre müdahil vekili lehine hüküm olunması gerekir. Daha önceden ise müdahil lehine hükmedilmekte idi. Ayrıca Müdahale tarihinde ki tarifeye göre değil, hükmün verildiği tarihte geçerli olan tarifeye göre vekalet ücreti verilmelidir.(tarifenin 21. maddesine göre)
25-Suçu birlikte işlemeyen sanıklardan (Örneğin TCK 513/2) yargılama giderleri ve vekalet ücreti zincirleme değil eşitlikle yada ayrı ayrı tahsil edilmelidir.8.C.D.1998/8496
26-Kamu yararı görmediği için C. Savcısı tarafından takipsizlik kararı verilse dahi,şahsi dava dilekçesinin C.Savcısına gösterilmesi ve mütalasının alınması gerekir.(Y.K.D.Mayıs 1996/CGK)
27-Cezalar içtima halinde erteleme sınırını geçiyorsa ertelenemez.4.C.D.11.2.1964.T 401/470 (Örneğin) 1.7.1976 doğumlu olan sanık suç tarihi olan 1.7.1994 tarihi itibariyle 18 yaşını ikmal etmediği için TCK 55/3 maddesi uygulanmalıdır.(Y.K.D.Mayıs 1996)
28-Yaş küçüklüğü nedeniyle TCK 55/3 maddesine göre indirim yapılmadan sanığa önödeme ihtarında bulunulmalıdır. Sanık önödeme ihtarına uymaz ise yargılama aşamasında uygulanmalıdır.
29-Suç tarihi itibariyle 15 yaşından küçük olan sanıkların, verilen cezaları 647 sayılı yasanın 6.maddesi değil,2253 sayılı yasanın 38.maddesi gereğince ertelenmelidir.
30-Sanığa verilen ek savunma nedeniyle çıkartılan Gıyabi tutuklama müzekkeresi zamanaşımını kesmez.
31-Müşteki hazırlık soruşturması sırasında ki başvuru tutanağında sanıktan şikayetçi olmadığını beyan ettiğinden ,bu beyanın sağlıklı ,irade mahsulü olmadığı yolunda bir tespitte bulunmadığı takdirde sanığın sonradan şikayetten vazgeçme beyanından geri dönemez, YK.D. Temmuz 1995
32-353 sayılı yasanın 20. Maddesi gereğince üst sınırı 1 yıldan daha az hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda sanık hakkındaki davanın askerlik hizmeti süresince geri bırakılacağı öngörülmüştür.
33-647 sayılı yasanın 4. Maddesi gereğince suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanıklar hakkında verilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ,cezası para cezasına yada tedbirlerden birine çevrilmek zorundadır.Aynı şekilde verilen hapis yada hafif hapis cezası 30 günden az ve sanığın sabıkası yok ise mutlaka 647/4 sayılı yasadaki tedbirlerden birisi uygulanmalıdır.
34-Önceki karar yalnızca sanık tarafından temyiz edilmiş ise,aleyhine temyiz olmaması halinde tayin edilen ceza miktarı itibariyle kazanılmış hak oluşur ve bozmadan sonra verilen ceza önceki hükümle tayin edilen cezadan ağır olamaz.
35-Sanık hakkında indirim maddesi uygulanacağı takdirde elde edilen tam rakamdan sonraki küsürat tam sayıya tamamlanarak sanık lehine indirim yapılır;eğer artırım maddesi uygulanacak ise küsürat miktarı hesaba alınmaz.
36-Yargılama gideri ve vekalet ücreti eğer sanıklar birbirinden ayrı suç işlemişler ise (TCK 513/2 vb) eşitlikle yada giderler hangi sanık için yapıldığı belirli ise ayrı ayrı tahsil edilir, birlikte işlemeleri halinde ise zincirleme alınır.
37-Açıkça katılma isteminde bulunmasa dahi son şikayet dilekçesinde “sanıkların suçlarının sabit olduğunu” bildiren mağdurun müdahil olduğu kabul edilmelidir.YKD EKİM 1996
38-Ana dosyaya daha önce katılan müdahilin katılma istemli dilekçesi esas alınarak,ek iddianame ile açılıp ana dava ile yürütülen yeni dava bölümü ile ilgili ayrıca müdahale kararı verilmelidir. YKD EKİM 1996
39-Sanık hakkında birden fazla gıyabi tutuklama kararı var ve sanık yakalanmış ise vicahi tutuklama kararı herbir suç için ayrı ayrı uygulanmalıdır. Sadece bir defa gıyabi tutuklama müzekkeresinin vicahiye çevrilmesi usulsüzdür.
40-Mümeyyiz küçükler kanuni mümessillerinin rızası olsun-olmasın doğrudan doğruya şahıslarına karşı işlenmiş suçlardan şikayet hakkına sahiptir. 2.C.D.1999/419-1872; uygulamada mağdur suç tarihinde 15 yaşından büyük ise mümeyyiz olduğu kabul edilmekte ve mutlaka velisinin şikayetçi olup-olmadığının yanında mağdurdan da sorulması gerekmektedir. Mağdur bu durumda şikayetçi ise velisinin şikayetinden vazgeçmesinin önemi kalmamaktadır.Eğer mağdur 15 yaşından küçük ise nüfus kaydı ve doktor raporu alınmalı ve mümeyyiz olmadığı anlaşıldığı takdirde velisinin şikayetçi olup – olmadığı sorulmalıdır. 5.CD.1999/5077-536
41-Karar sanık lehine bozulmuş ise Yargıtay gidiş-dönüş masrafları yargılama gideri olarak sanığa yükletilemez.
42-Sanık ısrarla Müşteki ile barıştığını beyan etmiş ise mutlaka müşteki çağrılarak Şikayetçi olup- olmadığı sorulmalıdır.
43-Davadan vazgeçme kayıtsız ve şartsız olmalıdır,şarta bağlanamaz ve açık olmalıdır.
44-Ceza Kararnamesi ile mahkum olan sanık hakkındaki bu mahkumiyet kararı temyiz kabiliyeti olmadığı için tekerrüre esas alınamaz.
45-Zorunlu müdafi tayin edilebilmesi için Sanığın yaşının savunmasının alındığı tarih itibariyle 18 yaşından küçük olması gerekir. Eğer savunmasının alındığı tarihte 18 yaşını ikmal etmiş ise zorunlu müdafiiye gerek yoktur. Aynı şekilde karar duruşmasında (son celse) bu tarih itibariyle sanık 18 yaşını ikmal etmemiş ise mutlaka zorunlu müdafii huzurunda karar verilmelidir. Yokluğunda verilen karar bozma nedenidir. Ancak son duruşma tarihi itibariyle 18 yaşından büyük ise artık zorunlu müdafiiye gerek yoktur. Burada ki genel kural sanığın suçu işlediği tarih değil, savunmasının alındığı tarihtir. Kanımca Yasa Koyucu, burada, sanığın savunmasının alındığı tarihte her anlamda kendisini savunabilecek yeterlilikte olmasını gözetmiştir. Bu nedenle de gerek kısmi akıl hastalığı ve gerekse sanığın sağır ve dilsiz olması durumunda da zorunlu müdafii şartını getirmiştir.
46-Eğer dosyada tefrik(ayırma) kararı verilmiş ise CMUK 264.maddeye uygun olarak hükme esas alınan belgelerin ve tutanakların (Duruşma,keşif) mutlaka aslına uygun olarak onaylanması gerekir. Tutanakların sadece fotokopisinin çekilerek,onaylanmadan tefrik kararı ile yeni esasa kaydı yapılan dosyaya eklenmesi usulsüzdür ve bu belgeler hükme esas alınamayacağı için bozma nedenidir. Genellikle bu husus gözden kaçar yada ihmal edilir ki kanımca bu konuda katiplerin ve mübaşirlerin dikkati çekilmelidir.Zira mutlak bozma nedenidir.
47- Hazırlık aşamasında Kolluk görevlileri tarafından suç eşyası üzerinde değer tespiti yada silahın atışa elverişli olup-olmadığı vb. incelemeler yapılmaktadır ki,yeminsiz olarak bilirkişiler dinlenildiği için bu rapor yada bilirkişi mütalası esas alınarak hüküm kurulamaz,ya aynı bilirkişi yeniden yemin verdirilerek dinlenilmeli yada yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmalıdır.
Aynı şekilde yargılama aşamasında bilirkişiden ek rapor alınacak ise mutlaka tekrar yemin verdirilmeli yada eski yemini hatırlatılmalı ve tutanağa geçirilmelidir.
48-Sanık 01.08.1983 doğumlu olup suç tarihi itibarı ile 11 yaşından küçük olduğu cihetle , TCK 53 maddesinin 1. fıkrası 2253 sayılı yasanın 11. Maddesi hükümleri uyarınca hakkında koğuşturma yapılamayacağı ve dolayısıyla kamu davası da açılamayacağı gibi , görünüşü itibarı ile ve alınan heyet raporu içeriğine göre 14 yaşında olduğu saptanan sanığın yasal geçerliliği olmayan bu dava içinde CMUK 255 mad. Göre yaşının düzeltilmesi olanağı bulunmadığı da nazara alınarak *****huriyet Savcılığınca müstakil yaş düzeltme davası açılması ve sonucuna göre kamu davası ikamesi hususunun taktirine imkan verilmek üzere CMUK 253 maddesinin 4. Fıkrası uyarınca muhakemenin durmasına karar verilmesi gerekirken işi esastan halleder biçimde ceza tertibine yer olmadığı şeklinde karar iddiası bozmayı gerektirmiştir. 2 CD 29.09.1994 8254 /9667
49-Ay olarak hesap edilen cezaların TCK 72 maddesi gereğince toplanması sonucu eğer yılı aşıyor ise yine ay olarak toplanması gerekir.örneğin TCK 482/3 maddesinden , 5 ay TCK 491/3 maddesinden 8 ay hapis cezası verildiği takdirde 13 ay hapis cezası olarak içtima edilmelidir. 1 yıl 1 ay hapis cezasına hükmedilemez.Yıla çevrilmesi TCK 30.maddeye aykırıdır.(İ.B.K-13.12.193925/58)
50-Sanık suç tarihi itibariyle 15 yaşından küçük iken işlediği ve kesinleşip infaz edilen mahkumiyeti var ise 2253 sayılı yasanın 12. maddesinin 3. fıkrası gereğince bu mahkumiyeti TCK 81. maddesinde ki şartları oluşsa biletekerrüre esas alınamaz. Özellikle bu husus hırsızlık suçlarında karşımıza çıkmaktadır.