1) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “zamanaşımı” başlıklı 109.maddesinin 1.fıkrasında (2) yıllık zamanaşımından sözedilmiş ise de, bu süre çok ayrık durumlar dışında yalnızca araç hasarında söz konusudur. Ölüm ve yaralanmalarda 109.maddenin 2.fıkrasındaki uzamış (ceza) zamanaşımı süreleri (sürücü, işleten, girişimci, sigortacı ayrımı yapılmaksızın tümü hakkında)uygulanır.Çünkü, ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan kazalar cezayı gerektiren eylemlerdir; kusurlu sürücü hakkında ceza hükümleri uygulanır. 2918 sayılı Yasa’nın 85/Son maddesine göre, işleten (araç sahibi, girişimci vb.) sürücünün kusurundan “kendi kusuru gibi sorumlu” olduğundan ve Yasa’nın 91. maddesine göre sigortacı işletenin sorumluluğunu belli bir miktara kadar üstlenmiş bulunduğundan tümü hakkında Yasa’nın 109/2. maddesindeki uzamış (ceza) zamanaşımı süreleri uygulanır.
2) Uzamış (ceza) zamanaşımı süreleri, eski 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 455-459.maddelerindeki eylemler nedeniyle 102.maddeye göre, bir ölü veya bir yaralı varsa (5) yıl, birden fazla ölü ile bir ölü ve bir veya birden fazla yaralı varsa (10) yıl iken, 5237 sayılı yeni Türk Ceza Yasası’nın yürürlüğe girmesinden sonra Yasa’nın 66’ncı maddesine göre, zamanaşımı süreleri ölümlerde (15) yıl, yaralanmalarda (8) yıl olmuştur. Eğer aynı olayda hem ölü, hem yaralı varsa tümü için zamanaşımı süresi (15) yıl olacaktır.
Aşağıda, trafik kazalarına ilişkin kısa ve özlü açıklamalar yapıldıktan sonra, zamanaşımı süreleri, zamanaşımının başlangıcı, işleyişi, kesilişi anlatılmış; Yargıtay kararlarından örnekler verilmiştir.
I- TRAFİK KAZALARI
1- Tanım
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3.maddesinde trafik kazası “Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve maddi zararla sonuçlanmış olan olay” olarak tanımlanmıştır.
Bir başka ve daha geniş tanıma göre de: “Karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan motorlu, motorsuz ve özel amaçlı taşıtlar ile iş makineleri ve lâstik tekerlekli traktörlerin karıştığı ölüm, yaralanma ve maddi zararla sonuçlanan kazalar trafik kazası’dır.”
Bir olayın Yasa kapsamında “trafik kazası” sayılabilmesinin koşulları şunlardır:
a) Kaza, karayolu üzerinde meydana gelmiş olmalıdır.
b) Olaya hareket halinde olan bir veya birden fazla araç karışmış olmalıdır.
c) Olay sonunda ölüm, yaralanma ve maddi zarar doğmuş bulunmalıdır.
d) Olay ile ölüm, yaralanma maddi zarar arasında “nedensellik bağı” kurulabilmelidir.
2- Oluş biçimlerine göre trafik kazası türleri
Trafik kazaları:
a) İki veya daha fazla aracın çarpışması biçiminde;
b) Çarpışan araçların ardı sıra başka araçların da karışması ile zincirleme;
c) Sürücü hatası sonucu tek yanlı kaza biçiminde;
d) Tek yanlı, ancak yol kusurlarının da etken olması ile;
e) Motorlu aracın yayalara çarpması biçiminde;
f) Motorlu aracın, taşıdığı yolculara zarar vermesi biçiminde;
g) Motorlu aracın hayvanlara, nesnelere ve tesislere çarpması biçiminde
h) Aracın düzenli bakımının yapılmamasından kaynaklanan teknik arıza biçiminde;
i) Aracın imalât hatasından kaynaklanan teknik arıza biçiminde;
ı) Demiryolu geçidinde tren ile kara motorlu aracının çarpışması biçiminde;
k) Karşı konulmaz doğa olayı (mücbir sebep) nedeniyle gerçekleşebilir.
3- Uygulanan yasalara göre trafik kazası türleri
Olay, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda tanımlanan “trafik kazası” biçiminde gerçekleşmekle birlikte, aynı zamanda iş kazası sayılmakta veya yolcu ve yük taşıyanın sorumluluğunu gerektirmekte ise, uygulanacak yasa hükümlerine göre trafik kazaları üçe ayrılır. Bunlar :
a) Olağan trafik kazaları (2918 sayılı KTK)
- Trafik-iş kazaları (2918 sa. KTK, 4857 sa. İş Kanunu, Sosyal Güvenlik Yasaları)
c) Yolcu ve yük taşıma kazaları (2918 sa.KTK., 4925 sa. Karayolu Taşıma Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nun taşıma ile ilgili hükümleri)
Kuşkusuz tüm bu kaza türlerine Borçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri ile eylemin suç niteliği taşıması durumunda Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
II- TRAFİK KAZASI NEDENİYLE DAVA TÜRLERİ
1- Ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat (BK.m.45, 47)
Trafik kazasında ölen kişinin desteğinden yoksun kalanlar, mirasçılık söz konusu olmaksızın, kaza sorumlularından (işletenden, sürücüden,sigortacıdan) maddi ve manevi tazminat (BK. m.45/2), cenaze giderleri ve ölüm hemen gerçekleşmemiş ise kaza gününden ölüm gününe kadar hastane ve yol giderleri başta olmak üzere yapılan her türlü masraflarını ve kazanç kayıplarını (BK.m.45/1) isteyebileceklerdir.
2- Bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat (BK.m.46, 47)
Trafik kazasında yaralanan kişilerin bedensel zararlarını şöyle bölümlendirebiliriz:
a) Kalıcı sakatlık (sürekli kısmi veya sürekli tam işgöremezlik) durumu;
b) Geçici işgöremezlik durumu;
c) Kalıcı veya geçici ruhsal bozukluk;
d) Mevzuattaki eksiklik nedeniyle sakatlık oranı verilemeyen estetik zararlar.
Bedensel zararlar nedeniyle açılacak tazminat davalarında istek kalemlerini de şöyle sıralayabiliriz:
a) Kalıcı sakatlık sonucu kazanç kaybı ve kazançlarda bir eksilme olmasa bile güç (efor) kaybı nedeniyle maddi ve manevi tazminat;
b) İleri derecede sakatlıkta, yaşam boyu başkasının bakımına muhtaç olma durumunda “bakıcı” giderleri;
c) Geçici işgöremezlik durumunda kazanç kaybı veya iyileşme süresince başkasının yardımına ve bakımına gereksinim nedeniyle o kişinin emeğinin karşılığı;
d) Tedavi ve iyileşme giderleri, ameliyat giderleri ile iyileşme süresince yapılan her türlü harcamalar, kaza geçirenin ve yakınlarının yol, yeme-içme, barınma giderleri.
Borçlar Kanunu 46. maddesi 1.fıkrasında, zarar görene, kapsamını belirtmeksizin “bütün masraflarını” isteme hakkı tanınmıştır. Masraflar kavramının kapsamına, zarar görenin, beden bütünlüğünü eski haline getirmeye, yani iyileşmeyi sağlamaya veya hastalık ya da sakatlığın artmasını önlemeye yönelik harcamak durumunda olduğu ve ilerde harcaması olası bütün masraflar girer. BK. 46.maddesi, yalnızca bedensel değil, ruhsal bütünlüğün zarara uğratılması durumunda da uygulanır. Bazı durumlarda bedensel bütünlüğün zarar görmesi, çalışma gücünü etkilememiş olsa bile, ruhsal sarsıntı ve kişide yarattığı sinir bozukluğu bir takım maddi ve manevi zararlara neden olabilir. Gerek bilimsel ve gerekse yargısal görüşlere göre, bedensel tamlığın bozulması kavramına, insan vücudunda herhangi anatomik bir değişikliğe yol açacak (çarpma, vurma, kırma, yaralama gibi) etkenlerden başka; bedensel bozukluğa yol açmayan, ancak kişide ruhsal ve sinirsel etkiler yaratan durumlar da girer
3- Kaza geçiren kişinin yakınlarının maddi ve manevi zararları
Yalnız kaza geçirenin değil, anne, baba, eş, çocuk, kardeş gibi yakınların da olay nedeniyle ruhsal sarsıntı, kalp krizi ve benzeri rahatsızlıklar geçirmeleri de maddi ve manevi tazminat konusu olabilir. Çünkü bu durumda onların zararları ile haksız eylem arasında uygun nedensellik bağı vardır. Örneğin, gözlerinin önünde cereyan eden bir trafik kazasında feci şekilde ellerini veya ayaklarını kaybeden bir çocuğun annesinin geçirdiği şok sonucu ruhsal ve sinirsel dengesinin bozulması, maddi ve manevi tazminat isteğini haklı kılar. Bu zarar, dolaylı değil, zarar görenin kişiliğinde doğrudan doğruya doğan bir zarardır.
Yaralanarak bedensel zarara uğrayan oğlu yüzünden, ruh sağlığı bozulup tedavi olmak zorunda kalan baba, aradaki nedensellik bağı nedeniyle manevi tazminatın yanı sıra, kendisi için yaptığı giderleri ve işten kalma nedeniyle kazanç kayıplarını da isteyebilecektir.
4- Araç ve eşya hasarı nedeniyle tazminat
Trafik kazasında aracı hasarlanan veya araçtaki eşyaları zarar gören kişi, kusursuzluğu veya karşı trafın kusuru oranında maddi zararlarını isteyebilecektir. Böyle bir davada zamanaşımı süresi KTK 109.maddesi 1.fıkrasına göre (2) yıl ise de, aynı kazada ölüm ve bedensel zarar da varsa, zararın bütünlüğü ilkesince, 109.maddenin 2.fıkrasındaki uzamış (ceza) zamanaşımı süreleri araç ve eşya hasarı isteklerinde de uygulama yeri bulacaktır.
III-TRAFİK KAZALARINDAN SORUMLU OLANLAR
1- İŞLETENLER
Motorlu araç işletenler, 2918 sayılı KTK’nun iki ayrı maddesinde tanımlanmış ve sınıflandırılmışlardır.
Yasa’nın 3.maddesindeki tanıma göre: “İşleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği veya araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.”
Yasa’nın “hukuki sorumluluğa” ilişkin 85.maddesi 1.fıkrasına göre : “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bir teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan ortalaşa ve zincirleme sorumlu olurlar.” İşletenlerin bu sorumluluğu “tehlike sorumluluğu”dur.
İşletenlerin “tehlike” ilkesince sorumluluklarının doğal sonucu, sürücünün ve yardımcı kişilerin kusurlu eylemlerinden “kendi kusuru gibi” sorumlu olmasıdır. Bu konu 2918 sayılı KTK’nun 85.maddesi “Son” fıkrasında yer almış;“İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” denilmiştir. Bu nedenledir ki, uzamış (ceza) zamanaşımı süreleri araç sahibi, işleten ve işleten sayılanların tümüne uygulanır.
Yasa’daki tanımlara göre, trafik kazalarından “tehlike sorumluluğu” ilkesince sorumlu olan ve sürücü ile yardımcı kişilerin kusurundan “kendi kusuru gibi” sorumlu tutulan işletenleri şöyle bölümlendirebiliriz:
a) Araç sahibi-işleten
b) Bir şirket (firma) ünvanı altında motorlu araç işletenler
c) Motorlu araçlarla yolcu ve yük taşıma işlerine katılan taşımacı, girişimci, üstlenici, gezi ve tur düzenleyici, bilet ve irsaliye düzenleyerek, yolcu ve yük taşıma işlerine aracılık ederek motorlu aracın işletilmesine doğrudan veya dolaylı katılan, motorlu aracın işletilmesinden ekonomik yarar sağlayan tüm gerçek ve tüzel kişiler
d) Mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta, alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen kişiler
e) Aracın uzun süreli kiralanması, ariyet veya rehin alınması gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişiler
Motorlu araç işletenler ve işleten gibi sorumlu olanlar, 2918 sayılı KTK’nun 86.maddesi 1.fıkrasına göre: ”Kendilerinin veya eylemlerinden sorumlu tutuldukları kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederlerse sorumluluktan kurtulurlar.”
2- İŞLETEN GİBİ SORUMLU OLANLAR
2918 sayılı KTK.nun çeşitli maddelerine göre, motorlu araçların işletilmesiyle dolaylı olarak ilişiği bulunan bazı kişiler de, doğrudan işleten konumunda olmamalarına karşın, işleten gibi sorumlu sayılmışlar; bu arada motorlu aracı herhangi bir biçimde ele geçiren ve kullanan kişiler de işleten gibi zarardan sorumlu tutulmuşlardır. Bunlar, yasanın çeşitli maddelerine göre aşağıda açıklanmıştır.
a) Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar
Yasanın 104. maddesine göre : “Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım-satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendilerine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı, işleten gibi sorumlu tutulurlar.”
b) Yarış düzenleyicileri
Yasa’nın 105. maddesine göre, yarış düzenleyicileri yarışa katılanların veya onlara eşlik edenlerin araçları ile gösteride kullanılan diğer araçların sebep olacakları zararlardan dolayı motorlu araç işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümler uyarınca sorumludurlar. (m.85)
c) Devlet ve kamu kurumları
Yasa’nın 106.maddesine göre: ”Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine ve belediyelere, kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı, bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır.”
d) Motorlu aracı çalan veya gaspeden kişiler
Yasa’nın 107.maddesine göre : “Bir motorlu aracı çalan veya gaspeden kimse, işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gaspedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte ortaklaşa sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin aracın çalınmasında kusurlu olmadığını ispat ederse,sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.”
Tali yoldan ana yola kontrollü çıktım gideceğim yöne ve şerite gelmişken karşı yönden gelen bir araç kontrolü kaybedip benim şeridime girip kafadan çarptı 1 ölüm ve 7 yaralı var olay kavşakta diye trafik tüm kusuru bana yazmış. Anayolun bir yönü tadilat sebebiyle kapalıydı diğer yön dubalarla bölünmüş. Kazadan sonra trafik kontrollü bir şekilde akıyor yani karşı yolu kapamamışım suç ve ceza ne olur mahkemeye gitsem durum değişir mi