Davacı, davalı bankanın kredi kartını kullandığını, kredi kartından kontör yüklenmesi yapılarak dolandırılmış olduğunu, mağduriyetinin giderilmesi için defalarca bankayla yazışmış olmasına rağmen bir sonuç alamadığını, dilekçe ekinde de 23.02.2009-03.03.2009 tarihleri arasında kredi kartından 30’dan fazla işlemle, toplam 3.000.00 TL üzerinde kontör alımı yapıldığını listelediğini, paranın geri ödenmesini istediğinde ise başvurularına yanıt alamadığını belirterek mağduriyetinin giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının hesabından yapılan işleme kendi kusuru ile sebebiyet verdiğini, olayın oluş şeklinin, davacının şifre ve müşteri numarasını koruyamadığını ve kişisel bilgisayarında güvenlik tedbirlerini almadığını gösterdiğini, bankanın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, hükme esasa alınan bilirkişi raporu gereğince, davanın kabulüne, 3.103.20 TL nin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacıya ait kredi kartının, hukuka aykırı olarak üçüncü kişiler tarafından kullanılması nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, davacı, rızası ve bilgisi dışında kullanılan kredi kartı harcamalarından sorumlu olmadığını ileri sürerken, davalı ise, kredi kartına ilişkin bilgi ve şifrelerin saklanması ve korunmasında gerekli özenin gösterilmediğini belirterek, yapılan harcamalardan davacının sorumlu olması gerektiğini savunmaktadır.
Davacının kredi kartı ile, 30 saniye ile 4 dakika arasında değişen aralıklarla arka arkaya 3.103.20 TL tutarında kontör satın alınmak suretiyle, internet üzerinden işlem yapıldığı anlaşılmakta olup, mahkemece hükme esas alınan 22/09/2010 tarihli bilirkişi raporunda, ” müşterinin bu tür bir işlem yapma alışkanlığının olmadığının görüldüğü, bu gibi bir durumda bankanın müşterisini arayarak işlemlerle ilgili onay alması gerektiğinin düşünüldüğü, birçok bankanın bu uygulamayı yaptığı, ancak böyle bir aramanın yapılmış olduğunun da dosya içerisinde belgelenmediği bu noktalardan hareketle davacının dosyada mevcut belge ve bilgilere dayanarak dava konusu işlemlerin oluşmasında bir kusuru bulunmadığı, davalı bankanın ise müşterisinin kullanım alışkanlıkları dışında ve çok kısa bir sürede, üstelik de sanal dolandırıcılığın en çok yaşandığı sektörlerden birinde tekrarlanarak gerçekleştirilen ardışık işlemler nedeniyle müşterisini uyarmaması nedeniyle kusurlu olduğu “ mahkemece de söz konusu bu rapor doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için, 5464 sayılı “Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu”nun, konu ile ilgili hükümlerinin incelenmesinde;“Kart Hamillerinin Yükümlülükleri” başlıklı 15. maddesinde, “Kart kullanımından doğan sorumluluk, sözleşme imzalandığı ve kartın zilyetliğine geçtiği veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasının öğrenildiği andan itibaren, kart hamiline aittir.”
“Bildirim Zorunluluğu” başlıklı, 16. maddesinde, “Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak, kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek zorundadır.”
“Kartın Haksız Kullanımı ve Sigortalanması” başlıklı 12. maddesinde ise, “Kartın ya da 16 ncı maddede belirtilen bilgilerin kaybolması veya çalınması halinde kart hamili, yapacağı bildirimden önceki yirmi dört saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımdan doğan zararlardan yüzelli Yeni Türk Lirası ile sınırlı olmak üzere sorumludur.
Hukuka aykırı kullanımın, hamilin ağır ihmaline veya kastına dayanması veya bildirimin yapılmaması hallerinde bu sınır uygulanmaz.” hükümleri bulunmaktadır.
Görüldüğü üzere, kredi kartı sahibi, Banka ile sözleşme imzaladığı ve kartın kendi zilyetliğine geçtiği andan itibaren anılan yasa gereğince kendisine tevdi edilen kredi kartını, gerekse bu kartın kullanılması ile ilgili bilgileri koruma ve saklama ile yükümlü olup dava konusu olayda da, kartın fiziken kullanılmadığı, söz konusu işlemlerin, bilgisayarla internet ortamı üzerinden ve davacı kart sahibine ait şifrenin kullanılması suretiyle yapılmış olması nedeniyle, gerek açıklanan yasa hükümleri, gerekse imzalanan sözleşme gereğince, kartın üçüncü kişilerce kullanımından davacı kart sahibinin sorumlu olduğu, bununla beraber, davalı bankanın da, internet üzerinden yapılan alışverişlerde statik şifre yerine, her işlemde değişen dinamik şifre kullanılmasını gerektiren bir sistemi oluşturmaması, işlemlerin tamamının, peş peşe bölünerek, kontör alımına ilişkin yapılmış olması karşısında, olağan olmayan bu tip harcamaları kart sahibi davacıya bildirmeyerek, objektif özen borcunu yerine getirmemiş olması nedenleriyle, olayda sorumluluğu bulunduğunun kabulü gerekir. Olay nedeniyle tarafların müterafik kusurlarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Olayın oluş şekli itibariyle, az yukarda açıklanan Yasa ve sözleşme hükümleri gereğince, davacının müterafik kusur oranının bilirkişice belirlenmesi gerekir. Mahkemece bu konuda yeniden bilirkişice incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Merhaba avukat bey, benim eşimi telefonla aramışlar ve eşin gözaltına alınacak bizim hesaplarımıza para yatırmazsan veya kontor alıp göndermezsen hapisten çıkamaz demişler. Eşimde inanmış yüklü miktar parayı göndermiş. Daha sonra beni aradı ben dolandırıldığımızı anladım. Ben bu dolandırıcıların cezalandırılmasını istiyorum bu konu da yardımınıza ihtiyacım var.