T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/13668
K. 2010/13692
T. 17.5.2010
• FESHİN GEÇERSİZLİĞİ VE İŞE İADE ( Davalı İşveren Fesih Bildiriminde Fesih Sebebinin Açık ve Kesin Olarak Belirtmediği İçin İstemin Kabulü Gereği )
• İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİNDE USUL ( Davalı İşveren Fesih Bildiriminde Fesih Sebebinin Açık ve Kesin Olarak Belirtmediği İçin Feshin Geçersizliği ve İşe İade İsteminin Kabulü Gereği )
• FESİH BİLDİRİMİNE İTİRAZ VE USULÜ ( Fesih Bildiriminde Fesih Sebebinin Açık ve Kesin Olarak Belirtilmediği Gerekçesi İle Feshin Geçersizliğine ve Davacı İşçinin İşe İadesine Karar Verilmesinin Yerinde Olduğu )
4857/m.18, 19, 20, 53
ÖZET : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. Maddesi uyarınca feshedilmiş, fesih bildiriminde fesih sebebi açık ve kesin olarak belirtilmemiştir. Mahkemece fesih bildiriminde fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtilmediği gerekçesi ile feshin geçersizliğine karar verilmiştir. Davalı işveren fesih bildiriminde fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtmediği için mahkemece feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesi yerindedir.
DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, fesih bildiriminde fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne dair kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 20.07.2009 gün ve 21098-21763 sayılı ilamı ile “Dosya içeriğine göre davalı şirketinde aralarında bulunduğu ve yanı gruba ait 9 şirkete TMSF tarafından 23.06.2005 tarihinde el konduğu, şirketlere TMSF tarafından yeni yönetim kurulu ve denetim kurulu üyelerinin atandığı, el konulan şirket sahiplerinin el koyma işlemi nedeni ile yürütme durdurma istemi ile idari yargıda dava açtığı, bu arada yeni yönetimin şirket merkezlerini Isparta ilinden İstanbul merkezine aldırdığı, davalı dahil diğer grup şirketlerinde birçok işçinin iş sözleşmelerini feshettiği, davacı gibi bir çok işçiyi de işe aldığı, davacının el konulan davalı şirkette işe başlatıldığı, işten çıkarılanların ise feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açtıkları ve açılan davaları kazandıkları, eski şirket sahiplerince idari yargıda açılan davada Danıştay ilgili Dairesince 19.07.2007 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı alındığı, TMSF tarafından el konulan davalı dahil diğer grup şirketlerin idari yargı kararı ve sulh anlaşması ile tekrar eski yönetim ve denetim kurullarına 08.05.2008 tarihinde devredildiği, şirketi tekrar alan eski yönetimin TMSF tarafından atanan yönetim kurulu tarafından işten çıkarılan ve işle iade kararı alan eski personeli işe almak ve şirket merkezlerini, tekrar Isparta iline almak için karar aldığı ve bu şekildeki yapılanma nedeni ile el koyma tarihinden sonra işe alınan ve İstanbul işyerinde işe başlatılan işçileri işten çıkarma kararı aldığı, el koyma kararının hukuka aykırılığı sonrası, süreç düşünüldüğünde işe iade kararı alan işçilerin işe alınması ve bu arada İstanbul işyeri faaliyetine son verilmesi nedeni ile İstanbul işyerinde el koyma sonrası işe alınanları istihdam fazlalığı oluşturacağı, ancak somut olarak bu olguların araştırılması, başka bir anlatımla işe iade kararı alan işçilerin işe başlatılıp başlatılmadığı, davacının pozisyonunun Isparta işyerinde olup olmadığı veya feshin kaçınılmazlığı ve son çare olması ilkesi açısından başka bölümde değerlendirme olanağı olup olmadığının açıklığa kavuşması ve sonucuna göre karar verilmesi” gerektiği gerekçesi ile kararın araştırmayan yönelik bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası yerel mahkeme önceki gerekçe ile kararında direnmiş, direnme kararının temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulu 24.02.2010 gün ve 2010/9-32-104 sayılı ilamı ile Bozma kararının 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 20. Maddesi uyarınca kesin olması nedeni ile bozma kararı vermiştir.
Davacı vekili bu kez, Dairemiz kararının maddi hataya dayandığını, davalı işverenin fesih bildiriminde fesih sebebini açık ve kesin olarak belirtmediği, işe iade kararının bu gerekçe ile verildiğini, maddi hataya dayalı bozma kararının kaldırılarak, işe iade kararının onanmasını talep etmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca aynı yasanın 18. maddesi kapsamında kalan işçinin iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshetmek isteyen işveren, fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Yazılı fesih bildiriminin de, fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde içermesi zorunludur. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19’uncu maddesinde öngörülen yazılı şekil şartına uymamak feshi geçersiz kılar. Yazılı fesih bildiriminde, fesih açık ve kesin sebebinin gösterilmemesi, İş Kanunu’nun 20’nci maddesi anlamında feshin geçersizliği sonucunu doğurur. ( Dairemizin 15.09.2008 gün ve 2008/1011 Esas, 2008/23499 Karar sayılı ilamı ).
4857 sayılı İş Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca, mahkemece feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işçinin başvurusu üzerine işveren tarafından bir ay içinde işe başlatılmaz ise, işçiye ödenmek üzere en az 4, an çok 8 aylık ücreti tutarında tazminatın belirlenmesi gerekir. Dairemizin yerleşik uygulaması gereği, iş güvencesi niteliğindeki bu tazminat işçinin kıdemi, fesih sebebi gibi olgular dikkate alınarak belirlenmelidir. Maddenin alt ve üst sınırları aşılamaz. Üst sınırın aşılmasının tek istisnası 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 31. maddesindeki sendikal nedenle yapılan fesihlerdir. Bu maddede sendikal neden halinde işe başlatmama tazminatının işçinin en az bir yıllık ücreti tutarında belirleneceği açıklanmıştır. Dairemizin uygulaması bu yöndedir. ( 08.04.2008 gün ve 2007/27773 Esas, 2008/7819 Karar sayılı ilamımız ). Dairemiz yıllık ücretli izinle ilgili 53. maddedeki kıdem sürelerini dikkate alarak 6 ay ile 5 yıl arasında kıdemi olan işçi için 4, 5 yıl ile 15 yıl arasında kıdemi olan işçi için 5, 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için 6 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatın belirlenmesini öngörmekte, fesih sebebine göre bu miktarlarda azami sınır 8 aya kadar da çıkmaktadır. İşletme gerekleri ile fesihte emeklilik nedeninin gösterilmesi ve davacının emekliliğe hak kazanması halinde işe başlatmama tazminatı alt sınırdan belirlenmektedir.
Dosya içeriğine göre davacının iş sözleşmesi davalı işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. Maddesi uyarınca feshedilmiş, fesih bildiriminde fesih sebebi açık ve kesin olarak belirtilmemiştir. Mahkemece fesih bildiriminde fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtilmediği gerekçesi ile feshin geçersizliğine karar verilmiştir. Davalı işveren fesih bildiriminde fesih sebebinin açık ve kesin olarak belirtmediği için mahkemece feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesi yerindedir. Bu nedenle Dairemizin 20.07.2009 gün ve 21098-21763 sayılı bozma kararı maddi hataya dayanmaktadır.
Ancak davacının kıdemine göre mahkemece işe başlatmama tazminatının davacının 8 aylık ücreti tutarında belirlenmesi doğru bulunmamıştır. Bu tazminatın kıdeme göre davacının 6 aylık ücreti oranında belirlenmesinin dosya içeriğine uygun düşecektir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1- Maddi hataya dayalı Dairemizin 20.07.2009 gün ve 21098-21763 sayılı bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA
2- Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
3- Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
4- Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 6 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
5- Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
6- Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
7- Davacının yapmış olduğu 38.00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8- Karar tarihinde yürürlükte bulunan 24.12.2009 tarifeye göre 1.000- TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, kesin olarak, 17.05.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.