Esas :2010/9-528
Karar:2010/580
Tarih:10.11.2010
-YARGITAY İLAMI-
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 1. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.03.2008 gün ve 2006/816 E., 2008/138 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 16.03.2010 gün ve 2008/18305 E., 2010/7011 K. sayılı ilamı ile;
(“…1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçi 19.09.2006 tarihinde açmış olduğu bu davada iş sözleşmesinin 12.06.2005 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulunmuştur. Davalı işveren husumet yönünden itirazda bulunmuş, mahkemece isteklerin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre davacı işçi 2005 yılında iş sözleşmesinin feshi üzerine süresi içinde işe iade davası açmış ve mahkemece feshin geçersizliğinin tespitine dair karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dört aya kadar boşta geçen süre kıdem süresine eklenerek hesaplamaya gidilmiştir. Bu arada kıdem tazminatı için geçersiz sayılan fesih tarihinin bir ay sonrasından itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
Davacının açmış olduğu işe iade davası 18.09.2006 tarihinde onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Davacı işçinin feshin geçersizliğinin tespiti üzerine yasal süresi içinde işe başlamak üzere davalı işverene başvurup başvurmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Davacı işçinin yasal süresi içinde işe başlamak için başvurmamış olması halinde 4857 sayılı İş Kanununun 21/5. maddesi uyarınca önceki fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Böyle bir durumda daha önce yapılan fesih geçerli hale gelir ve 4 aya kadar boşta geçen sürenin hizmet süresine eklenmesinden söz edilemez.
Davacı işçinin işe iade yönünde başvurduğunun belirlenmesi halinde işverence işe başlatılıp başlatılmadığı araştırılmalı, işe başlatılmış olması durumunda davanın reddine karar verilmelidir. Davalı işverence işe başlatılmadığının tespiti halinde ise, işe başlatmama tarihi fesih tarihi olmakla kıdem tazminatı faiz başlangıcı olarak sözü edilen fesih tarihi dikkate alınmalıdır. Mahkemece eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir …”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, fark işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının baştan itibaren davalı işverenin işçisi olduğu ve davalı işveren ile dava dışı sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlandırılması gerektiğinden bahisle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının dava dışı şirket tarafından işe alınarak çalıştırıldığını, 4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesinde 5538 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca kendileri hakkında açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiği gibi dava dışı Bugsaş işçisi olan davacının toplu iş sözleşmesinin kişi itibariyle uygulama alanına girmemesi nedeniyle davacıya uygulanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkemece davacının davalı işverenin işçisi olduğu ve iş akdinin 12.07.2005 tarihinde sona erdiğinin kabulü ile bilirkişi raporu uyarınca fark işçilik alacakları talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda belirtilen gerekçe ile bozulmuş, yerel mahkemece; bozma ilamında davacı işçinin işe iade davası sonucunda işverene başvurusu bulunup bulunmadığının araştırılmasına değinilmiş ise de, davacı veya davalının iddia veya savunmasında yer vermediği bir hususun mahkemece araştırılmasının gerekmediği gerekçesiyle önceki kararında direnilmesine karar verilmiştir. Hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Özel Daire bozma ilamında davacıya ait işe iade davası sonucunda davacının işverene başvuruda bulunup bulunmadığının araştırılması hususuna yer verilmiş ise de, dosya içeriğinde bozma ilamında bahsedildiği şekilde; 18.09.2006 tarihinde onanmak suretiyle kesinleşen işe iade talebine ilişkin bir dava dosyası veya karar örneği bulunmamakta olup bozma kararının açıkça maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.03.1972 gün ve 1968/1-277-176, 01.03.1995 gün ve 1995/7-641-117, 23.01.2002 gün ve 2001/1-1010-2002/1, 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı kararları; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-2001 Baskı, cilt 5, sayfa 4771 vd).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 gün ve 2009/12-474 E., 2009/518 K ve 14.10.2009 gün ve 2009/9-377 E., 2009/435 K. sayılı kararları da aynı yöndeki uygulamaya ilişkindir.
Hal böyle olunca, maddi hata nedeniyle incelenmediği anlaşılan temyiz istemlerinin incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye ait olup; dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan gerekçeyle, maddi hataya dayalı Özel Dairenin 16.03.2010 gün ve 2008/18305 E, 2010/711 K. sayılı kararının kaldırılarak, maddi hata nedeniyle incelenmemiş olan davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.11.2010 oybirliğiyle karar verildi.