Bilindiği gibi haciz ancak borçlunun malları üzerine konabilir (İİK. mad. 85/I). Alacaklı bunun için «borçlunun elinde bulunan» mallarla birlikte, borçluya ait olup da «üçüncü kişinin elinde bulunan» malları da haczettirebilir. Çünkü, borçlu haciz yolu ile takipte, bütün malvarlığı ile sorumludur. Alacaklı, haciz uygulaması sırasında şu durumlarla karışlaşabilir.
a) Alacaklı, borçlunun malvarlığı haczettirirken; «mülkiyeti üçüncü kişiye ait bulunan ve borçluya rehin olarak verilen» ya da «mülkiyeti borçluya ait olup da üçüncü kişiye rehin verilmiş fakat halâ borçlunun zilyetliğinde bulunan» taşınır malları da haczettirmiş olabilir.
II- Borçlunun elinde görülen herhangi bir «taşınır» mal, alacaklı tarafından haczettirilmek istenir ve borçlu bu malın «üçüncü kişiye ait olduğunu» veya «üçüncü kişiye rehin’i bulunduğunu» söylerse ya da üçüncü kişi tarafından o mal üzerinde «mülkiyet veya rehin hakkı» ileri sürülürse, haczi uygulayan memur, malı haczetmekle beraber, aynı zamanda bu «istihkak iddiası»nı da tutanağa geçirir (mad. 96/I)
Başka bir deyişle, İİK. mad. 96/I’e göre;
a) Borçlu’nun «haczedilen taşınırın kendisine ait olmayıp üçüncü kişiye ait (üçüncü kişinin mülkü) olduğunu» ya da «haczedilen taşınırı üzerinde üçüncü kişinin rehin hakkı bulunduğunu» ileri sürmesi, veya
b) Üçüncü kişi’nin «borçluya ait sanılarak haczedilen taşınırın kendisine ait olduğunu» ya da «haczedilen borçluya ait taşınır üzerinde kendisinin rehin hakkı bulunduğunu» ileri sürmesi «istihkak davası» sayılır.
Keza; borçlu yahut borçlu ile malı elinde bulunduran şahıslar «taşınır mal üzerinde üçüncü bir şahsın mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakkının bulunması» (veya taşınır malın üçüncü bir şahıs tarafından haczedilmiş olması) halinde, bu hususu haczi yapan memura beyan etmek ve beyanın haciz tutanağına geçirilmesini talep etmek, (haczi yapan memur da, borçluyu yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahısları bu beyana davet etmek) zorundadır. (İİK. mad. 85/II)
Bu durumda; «borçlu» yada «üçüncü kişi» tarafından, üçüncü kişi lehine yapılmış «istihkak iddiası» sözkonusudur.
Tapuda borçlu adına kayıtlı bulunan «taşınmaz»ların alacaklılar tarafından haciz edilmesi üzerine, borçlu «bu taşınmazın gerçekte üçüncü kişiye ait olduğunu» ya da üçüncü bir kişi «bu taşınmazın borçluya değil kendisine ait olduğunu» ileri sürebilir. Gerçekten, üçüncü kişiler «borçlu adına olan tapu kaydının iptali için mahkemede dava açtıklarını ve davanın devam ettiğini,«kaydına haciz konulan taşınmazın, hacizden önce kendilerine satılmış (ancak, tapuda resmi senet düzenlenmiş olmasına rağmen, satışın yanlışlıkla tapu kütüğüne işlenmemiş) olduğunu» «haczedilen taşınmazın, daha önce kendilerine satışının vaad edildiğini, bu konuda düzenlenen resmi taşınmaz satış vadinin -haciz tarihinden önce- tapuya şerh verildiğini bildirerek «istihkak iddiası»nda bulunabilirler
.T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/11804
K. 2004/2077
T. 8.3.2004
• HACZİN KALKMASI ( Alacaklı Tarafından Haczinden İtibaren Bir Yıllık Sürede Taşınır Malın Satışı İstenmezse Haczin Düşeceği – Bir Yıllık Satış Süresinde Açılan İstihkak Davasının Satış İsteme Süresini Durduracağı )
• SATIŞ İSTEME SÜRESİ ( Alacaklının Haczedilen Taşınır Malın Satışını Hacizden İtibaren Bir Yıl İçihde İstemek Zorunda Olduğu – Alacaklı ile Borçlu Arasında Taksit Sözleşmesinin Varlığı Halinde Satış Süresinin İşlemeyeceği )
• İSTİHKAK DAVASI ( Haczedilen Taşınır Mal Hakkında İstihkak Davası Açılmış Olması Satış İsteme Süresini Durduracağı – Haczedilen Taşınır Malın Hacizden İtibaren Bir Yıllk Sürede Satışının İstenmesi Gereği )
2004/m.97, 110, 106, 111
ÖZET :Uyuşmazlık 3.kişinin hacizden kaynaklanan istihkak davasına ilişkindir. Kural olarak, alacaklı haczedilen taşınır malın satışını hacizden itibaren bir yıl içinde istemek zorundadır. ( İİK.md.106 ) aksi halde mal üzerindeki haciz kendiliğinden kalkar ( İİK.md.110 ) Ne var ki, haczedilen mal hakkında istihkak davası açılır ( İİK.md.97/8 ) veya alacaklı ile borçlu arasında borcun taksitle ödenmesi konusunda bir sözleşme yapılırsa ( İİK.md.111 ) Yasa’da öngörülen satış isteme süresi işlemez.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı 3.kişi vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Uyuşmazlık 3.kişinin hacizden kaynaklanan istihkak davasına ilişkindir.
İcra Mahkemesince haczin uygulandığı 28.8.2002 tarihinden itibaren bir yıl içinde alacaklı yanca satış isteminde bulunulmadığı ve dolayısıyla haczin kalkmış olduğu gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
Kural olarak, alacaklı haczedilen taşınır malın satışını hacizden itibaren bir yıl içinde istemek zorundadır. ( İİK.md.106 ) aksi halde mal üzerindeki haciz kendiliğinden kalkar ( İİK.md.110 ) Ne var ki, haczedilen mal hakkında istihkak davası açılır ( İİK.md.97/8 ) veya alacaklı ile borçlu arasında borcun taksitle ödenmesi konusunda bir sözleşme yapılırsa ( İİK.md.111 ) Yasa’da öngörülen satış isteme süresi işlemez.
Somut olayda, 28.8.2002 tarihinde mal haczedilmiş, bir yıllık satış isteme süresi dolmadan 2.9.2002 tarihinde dava açılmıştır. Dava açılınca satış isteme süresi durduğundan mal üzerindeki haciz kalkmamıştır.
Bu durumda, davanın esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden 3.kişiye iadesine 8.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.