T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2009/9-190
K. 2009/233
T. 3.6.2009
• DİRENME KARARININ TEMYİZİ ( Yalnızca Davacı Vekilinin Temyiz Ettiği – Bu Temyiz Dilekçesinde Kararı Hangi Yönden Temyiz Ettiği Konusunda Bir Açıklık Bulunmadığı/Fazla Mesai Ücreti Yönünden de Temyiz Talebinin Bulunduğunun Kabulünde Zorunluluk Bulunduğu )
• FAZLA MESAİ ÜCRETİ ( Davacı Temyiz Dilekçesinde Kararı Hangi Yönden Temyiz Ettiği Konusunda Bir Açıklık Bulunmadığı – Fazla Mesai Ücreti Yönünden de Temyiz Talebinin Bulunduğunun Kabulünde Zorunluluk Bulunduğu )
• TEMYİZ ( Direnme Kararını Yalnızca Davacı Vekilinin Temyiz Ettiği – Bu Temyiz Dilekçesinde Kararı Hangi Yönden Temyiz Ettiğini Açıklamadığı/Fazla Mesai Ücreti Yönünden de Temyiz Talebinin Bulunduğunun Kabulü Gerektiği )
• VARDİYA ( NÖBET ) PRİMİ ALACAĞI ( Verilen Kabul Kararının Özel Dairece Bozulması Üzerine Yerel Mahkemece Verilen Son Kararda Bu Bozmaya Uyularak Yeni Bir Hüküm Kurulmasına Göre Verilen Bu Yeni Hükmün İnceleme Görevinin Özel Daireye Ait Olduğu )
• YENİ HÜKÜM ( Mahkemece Verilen Kabul Kararının Özel Dairece Bozulması Üzerine Yerel Mahkemece Verilen Son Kararda Bu Bozmaya Uyularak Yeni Bir Hüküm Kurulmasına Göre Verilen Bu Yeni Hükmün İnceleme Görevinin Özel Daireye Ait Olduğu )
1086/m.439
4857/m.41
ÖZET : Direnme kararını yalnızca davacı vekilinin temyiz etmesine, bu temyiz dilekçesinde kararı hangi yönden temyiz ettiği konusunda bir açıklık bulunmamasına göre, bu durumda fazla mesai ücreti yönünden de temyiz talebinin bulunduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Ne var ki, fazla mesai ücreti yönünden mahkeme davacının talebi doğrultusunda hüküm kurmuş olduğundan, bu yönden verilen hükmü temyizde bir hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının fazla mesai ücretine yönelik temyiz talebinin reddi gerekmiştir.
Davacının talep ettiği vardiya ( nöbet ) primi alacağı yönünden ise, mahkemece verilen kabul kararının Özel Dairece bozulması üzerine, yerel mahkemece verilen son kararda bu bozmaya uyularak yeni bir hüküm kurulmasına göre, verilen bu yeni hükmün inceleme görevi Özel Daireye aittir.
DAVA : Taraflar arasındaki “İşçi Alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.07.2005 gün ve 2004/1313 E- 2005/761 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 05.06.2006 gün ve 2005/33935-2006/16038 sayılı ilamı ile;
( … 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava fazla mesai ve vardiya primi alacağına ilişkindir. İstekler hüküm altına alınmış karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacının üç gün bazen dört gün günde 24 saat süre ile çalıştıktan sonra 7 gün dinlenerek davalı idare bünyesinde radyoling istasyonunda güvenlik görevlisi olarak çalışmak üzere görevlendirildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
İstek konusu dönem 25.2.2001-23.2.2004 tarihleri arasıdır.
Söz konusu sürenin bir kısmı 1475 sayılı İş Kanunu diğer kısmı halen yürürlükteki 4857 sayılı İş Kanunu dönemine rastlamaktadır.
1475 sayılı İş Kanunu’nun 61.maddesine göre genel bakımdan iş süresi haftada en çok 45 saattir. Bu süre üst sınırdır. 45 saatin üstünde yapılan çalışmalar fazla çalışma sayılır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 63.maddesi ilke olarak çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak belirtilmiş devamında tarafların çalışma ile haftalık normal çalışma süresi işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ifade edilmiştir.
Aynı Kanunun 41. maddesine göre fazla çalışma, haftalık 45 saati aşan çalışmalardır. 63.madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işyerinin haftalık çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile bazı haftalarda toplam 45 saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.
Davacı işçinin günde ortalama altı saatlik bir uyku ihtiyacı bulunduğu kuşkusuzdur. Öte yandan dört saatlik bir sürede özel ihtiyaçları için gereklidir. Nitekim 5.4.2006 gün 9-107/144 Karar sayılı Hukuk Genel Kurul Kararında da aynı olgu paylaşılmıştır.
Gerek 1475 gerek 4857 sayılı Kanun dönemindeki çalışmalar günlük 14 saat çalışıldığı var sayılarak haftalık 45 saat ölçütü doğrultusunda hesaplamaya gidilmelidir.
1475 sayılı Kanun’un uygulama sürecinde haftada 4 gün çalışıldığında 45 saati aşan süreler fazla çalışma sayılır. Ancak 3 gün çalışılan dönemde 45 saatin altında yapılan çalışmalar için fazla çalışmadan söz edilemez. Bu nedenle haftada dört gün çalıştığı süreler için fazla çalışma ücret alacağı hesaplanmalıdır.
3-Davacı işçinin 4857 sayılı Kanun dönemindeki 15.4.2004-14.9.2004 arasındaki çalışması için örtülü bir denkleştirme söz konusu olur. Çünkü anılan dönemde davacı işçinin günde 11 saati aşan bir çalışması bulunmamaktadır. Üç gün veya 4 gün çalıştığında yedi günlük süre için 4857 sayılı Kanun’un 63.maddesi gereğince denkleştirmenin varlığı kabul edilmelidir.
Davacı işçi yanında diğer bir işçi ile Hereke R/L istasyonunda 15 Nisan 2004-14 Eylül 2004 döneminde nöbet tutmuştur. Normal olarak günlük 24 saatlik çalışmanın 12 saatinde bir işçi, kalan sürede diğer işçinin çalıştığı varsayılır. Çalışılan bu süre içerisinde bir saatin zorunlu yemek ve diğer ihtiyaçlar için harcandığı göz önüne alındığında davacı işçinin günlük çalışma süresi 11 saati aşmaz. Bu durumda haftada çalışılan süre 33 saat bazen de 44 saat eder. Gerek 1475 sayılı Yasa gerekse 4857 sayılı Kanun dönemde haftalık çalışma süresi 45 saati aşar bir çalışma bulunmadığından iki kişi olarak çalışılan dönem için fazla çalışma ücreti isteği reddedilmelidir.
4-Davacının Kapsam dışı personel Yönetmeliğinin 12.maddesinde belirtilen vardiyalı çalışmalara ilişkin koşullara uygun bir çalışması bulunmadığı yukarıda sözü edilen Hukuk Genel Kurul Kararında da paylaşıldığından vardiya primi isteğinin reddolunması gerekirken kabulü ayrı bir bozma nedeni sayılmalıdır… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara göre;
1-Direnme kararını yalnızca davacı vekilinin temyiz etmesine, bu temyiz dilekçesinde kararı hangi yönden temyiz ettiği konusunda bir açıklık bulunmamasına göre, bu durumda fazla mesai ücreti yönünden de temyiz talebinin bulunduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Ne var ki, fazla mesai ücreti yönünden mahkeme davacının talebi doğrultusunda hüküm kurmuş olduğundan, bu yönden verilen hükmü temyizde bir hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının fazla mesai ücretine yönelik temyiz talebinin reddi gerekmiştir.
2-Davacının talep ettiği vardiya ( nöbet ) primi alacağı yönünden ise, mahkemece verilen kabul kararının Özel Dairece bozulması üzerine, yerel mahkemece verilen son kararda bu bozmaya uyularak yeni bir hüküm kurulmasına göre, verilen bu yeni hükmün inceleme görevi Özel Daireye aittir.
SONUÇ : 1-Fazla mesai alacağı yönünden davacı vekilinin temyiz talebinin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
2-Davacı vekilinin vardiya ( nöbet ) primi alacağı yönünden kurulan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 9.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.