T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/9629
K. 2008/9345
T. 25.6.2008
• YABANCI MAHKEME İLAMININ TANINMASI VEYA TENFİZİ ( Karar Verilebilmesi İçin İlamın Taraflarının veya En Azından Birinin Türk Vatandaşı Olmasına Gerek Bulunmadığı )
• HUKUKİ MENFAAT ( Taraflar Türk Olmasalar Bile Hukuki Menfaatlerinin Bulunması Koşuluyla Yabancı İlamın Tenfizini veya Tanınmasını İsteyebilecekleri – Davacının Tenfiz ve Tanıma İstemesinde Miras Velayet Nafakalar Mal Rejiminin Tasfiyesi Yönünden Hukuki Yararı Bulunduğu )
• TARAFLARIN TÜRK VATANDAŞI OLMA ZORUNLULUĞUNUN BULUNMAMASI ( Taraflar Türk Olmasalar Bile Hukuki Menfaatlerinin Bulunması Koşuluyla Yabancı İlamın Tenfizini veya Tanınmasını İsteyebilecekleri )
• YABANCI İLAMIN KESİN DELİL VEYA KESİN HÜKÜM OLARAK KABUL EDİLEBİLMESİ ( Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması veya Tenfizine Karar Verilebilmesi İçin İlamın Taraflarının veya En Azından Birinin Türk Vatandaşı Olması )
403/m.29
5718/m.50, 54, 58
ÖZET : Yabancı mahkeme ilamının tanınması veya tenfizine karar verilebilmesi için ilamın taraflarının veya en azından birinin Türk vatandaşı olmasına gerek bulunmamaktadır.Taraflar Türk olmasalar bile hukuki menfaatlerinin bulunması koşuluyla yabancı ilamın tenfizini veya tanınmasını isteyebilirler. Bu bakımdan davacının, tenfiz ve tanıma istemesinde, miras, velayet, nafakalar, mal rejiminin tasfiyesi yönünden hukuki yararı bulunmaktadır. Bu açıklamalar karşısında mahkemece deliller değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuç uyarınca bir hüküm kurulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, Alman Mahkemesince verilen boşanma kararının tenfizine karar verilmesini istemiş, mahkemece istek reddedilmiştir. Mahkeme, tarafların Türk Vatandaşı olmadığını ve davacının hukuki yararının bulunmadığını gerekçe göstermiştir.
Milletlerarası Özel hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasanın 50. maddesi, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş olan ve o devlet kanunlarınca kesinleşmiş ilamların Türkiye’de icra olunabilmesinin verilecek tenfiz kararına bağlı olduğunu, 58. maddesi de yabancı ilamın kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesinin, ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı bulunduğunu, ancak tanımada 54. maddenin ( a. ) bendindeki koşulun aranmayacağını hükme bağlamıştır.
Yabancı ilam 01.07.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Dosyadaki belgelerden, ilam kesinleşmeden davacının 403 Sayılı kanunun 20. maddesine göre Türk Vatandaşlığından çıkmasına izin verildiği, çıkma belgesini aldığı 03.03.2006 tarihinde Türk Vatandaşlığını kaybettiği anlaşılmaktadır.
Yabancı mahkeme ilamının tanınması veya tenfizine karar verilebilmesi için ilamın taraflarının veya en azından birinin Türk vatandaşı olmasına gerek bulunmamaktadır.Taraflar Türk olmasalar bile hukuki menfaatlerinin bulunması koşuluyla yabancı ilamın tenfizini veya tanınmasını isteyebilirler. kaldı ki, davacı doğumla Türk Vatandaşı olup, 29.06.2004 tarihli 5203 sayılı kanunla değişik Türk Vatandaşlığı Kanununun 29. maddesi gereğince, izinle Türk Vatandaşlığından çıkmış olanlar bu maddede sayılan haklar dışında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan yararlanmaya aynen devam ederler. Bu bakımdan davacının, tenfiz ve tanıma istemesinde, miras, velayet, nafakalar, mal rejiminin tasfiyesi yönünden hukuki yararı bulunmaktadır. Bu açıklamalar karşısında mahkemece deliller değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuç uyarınca bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına,temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.