Avukat Dinç Can Kaptan'ın BBC gazetesi Bilişim Suçları Dijital Şiddet üzerine son röportajını okumak için lütfen tıklayın.  Cumhuriyet Gazetesi'nde de yayınlanan bu röportajı Cumhuriyet Gazetesi üzerinden okumak için ise lütfen burayı tıklayın.

Boşanma Davası – Maddi Tazminat

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2011/2-403
K. 2011/509
T. 13.7.2011

• DAVACI KADININ BOŞANMA DAVASI SIRASINDA BAŞKA BİR ERKEKLE İLİŞKİ YAŞAMAYA BAŞLAMASI ( Evlilik Birliğini Temelinden Etkileyeceği – Tarafların Eşit Kusurlu Kabul Edileceği/Davacı Kadın Yararına Tazminata Hükmedilemeyeceği )• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI ( Boşanma Davası/Davacı Kadının Yargılama Sırasında Başka Bir Erkekle İlişki Yaşamaya Başladığı – Evlilik Birliğini Temelinden Etkileyeceği/Davacı Kadın Yararına Tazminata Hükmedilmemesi Gereği )

• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ ( Boşanma Davası/Davacı Kadının Yargılama Sırasında Başka Bir Erkekle İlişki Yaşamaya Başladığı – Evlilik Birliğini Temelinden Etkileyeceği/Davacı Kadın Yararına Tazminata Hükmedilemeyeceği )

• BOŞANMA DAVASI ( Davacı Kadının Yargılama Sırasında Başka Bir Erkekle İlişki Yaşamaya Başladığı – Evlilik Birliğini Temelinden Etkileyeceği/Davacı Kadın Yararına Tazminata Hükmedilmemesi Gereği )

4721/m.185

ÖZET : Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Uyuşmazlık; davacı kadının boşanma davası sırasında bir başka erkekle ilişkide bulunması ve bu durumun dava açıldığı aşamada değil yargılamanın sürdüğü aşamada gerçekleşmesi karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kocayla aynı oranda kusurlu kabul edilip edilmeyeceği; varılacak sonuca göre de, davacı lehine maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır. Boşanma kararı kesinleşmeden, evlilik halen devam ederken davacı kadının başka bir erkek ile ilişkisinin bulunmasının, evlilik birliğini temelinden etkileyeceği; boşanma kararında eşlerin kusurunun tespitinde ve buna bağlı olarak da boşanmanın sonuçlarının düzenlenmesinde ( maddi ve manevi tazminat v.b. ) önem arz edeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, Özel Daire tarafından dosyadaki delil durumuna göre tarafların eşit kusurlu kabul edilerek, davacı kadın yararına tazminata hükmedilmemesi gerektiği yönündeki karar hukuka uygundur. DAVA : Taraflar arasındaki “boşanma, velayet, nafaka ve tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 2.Aile Mahkemesince boşanma yönünden davanın kabulüne, diğer talepler yönünden kısmen kabulüne dair verilen 08.07.2008 gün ve 2005/922 E., 2008/513 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 14.01.2010 gün ve 2008/18052 E., 2010/572 K. sayılı ilamı ile;

( … 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-Evlilik birliği süresince eşlerin birbirlerine sadakat yükümlülüğü devam eder. ( TMK.md.185/son ) Bir eşin sadakatsiz tutum ve davranışlarda bulunması diğerine de bu hakkı vermez. ( H.G.K.26.11.2008 gün 2008/2-698 esas 2008/711 karar ) Toplanan delillerden sadakatsiz tutum içinde bulunan kocaya karşı boşanma davası açan kadının da, dava sırasında bir başka erkekle ilişkide bulunduğu, bu suretle sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı kadın da davalı eşi kadar evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurludur. Davacı kadının da eşit derecede kusurlu bulunduğu dikkate alınarak maddi ve manevi tazminat taleplerinin ( TMK.md. 174/1-2 ) reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır… ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

Davacı kadın vekili, müvekkili ile davalının evli olduklarını, iki tane çocukları olduğunu, davalının müvekkiline şiddet uyguladığını ve başka kadınlarla ilişkide bulunduğunu ileri sürerek, müşterek çocukların her biri için aylık 3.000.00 YTL’den 6.000.00 YTL iştirak, kendisi için aylık 3.000.00 YTL yoksulluk nafakasının, 150.000.00 YTL maddi ile 150.000.00 YTL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı koca vekili, müvekkilinin, eşine karşı sadakatsiz davranışı olmadığını, davacı kadının sadakatsiz davrandığını, davalı kocaya ve ailesine karşı hakarette bulunduğunu, aşırı harcama yapıp, alkol aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davalı kocanın eşini bir başka kadınla aldattığı ve eşine karşı şiddet uyguladığı gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ağır kusurlu olduğu, davacı kadının ise, eşine karşı hakaret edip müsrif olduğundan daha hafif kusurlu olduğu kabul edilerek, tarafların boşanmalarına, maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Özel Dairece; karar yukarıda açıklanan nedenlerle kusur ve tazminat noktasından bozulmuştur.

Yerel mahkeme, ilk kararda direnmiş; kararı davalı koca vekili temyiz etmiştir.

Boşanma, velayet ve nafakalar yönünden verilen karar bozma nedeni yapılmadığından kesinleşmekle uyuşmazlık konusu değildir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı kadının boşanma davası sırasında bir başka erkekle ilişkide bulunması ve bu durumun dava açıldığı aşamada değil yargılamanın sürdüğü aşamada gerçekleşmesi karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kocayla aynı oranda kusurlu kabul edilip edilmeyeceği; varılacak sonuca göre de, davacı lehine maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

Hemen belirtmelidir ki, kural olarak, her dava açıldığı tarihteki hukuki ve maddi vakıalara göre incelenir ve sonuçlandırılır. Bu itibarla dava tarihinden sonra beliren maddi bir vakıanın değerlendirilmesi ve hükme esas alınması olanaklı değildir.

Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 19.04.1995 gün ve 1995/2-128-399 sayılı kararında da bu ilke benimsenmiştir.

Ne var ki, dava tarihinden önce başlayıp, dava aşamasında gelişen durumların bu kural içinde değerlendirilemeyeceği de unutulmamalıdır.

Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ( TMK )’nun, 185/3.maddesi ile eşlere bir birlerine karşı sadık davranma yükümlülüğü getirilmiştir.

Boşanma davasının açılması, bu yükümü kaldırmayacağı gibi taraflar evli oldukları sürece bu yükümlülüğü yerine getirmek zorundadır. Boşanma davası açılmakla ayrı yaşama hakkının elde edilmiş olması da sadakat yükümünü kaldıracak bir unsur değildir.

Bu hususların her olayın kendi özelliğine ve dosyadaki delil durumuna göre değerlendirileceği de açıktır.

Bu açıklamalar ışığında eldeki davaya konu somut olayın özelliğine göre yapılan değerlendirmede;

Davacı kadının da evlilik birliği içerisinde sadakatsiz davrandığı, yargılamada davalı koca tarafından ileri sürülmüş ve davalı bu iddiasını kanıtlamak için tanık dinletmiş, dinlenen davalı tanıkları, davacı kadını çeşitli zamanlarda bir başka erkek ile sarmaş dolaş, samimi vaziyette gördüklerini beyan etmişlerdir.

Bununla birlikte, davacının kullandığı cep telefonu ile davalının yanında çalışan ve davacının ilişkide olduğu söylenilen İ. adlı kişi ile bir ay içerisinde -bir kısmı gece olmak üzere- çok sayıda görüşme yaptığı, ayrıca bu şahıs tarafından henüz boşanma davası açılmadan önce, davacı kadın adına ek kredi kartı çıkartıldığı da dosya kapsamı ile sabittir.

Tüm bu deliller ile birlikte yargılama sırasında, davacı kadının adı geçen bu erkek ile çekilmiş çok sayıda samimi evli bir kadının bir başka erkekle olmaması gereken yakınlıkta- fotoğrafları davalı vekili tarafından dosya içerisine sunulmuş ve delil olarak dosyaya alınmıştır.

Boşanma kararı kesinleşmeden, evlilik halen devam ederken davacı kadının başka bir erkek ile ilişkisinin bulunmasının, evlilik birliğini temelinden etkileyeceği; boşanma kararında eşlerin kusurunun tespitinde ve buna bağlı olarak da boşanmanın sonuçlarının düzenlenmesinde ( maddi ve manevi tazminat v.b. ) önem arz edeceği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, Özel Daire tarafından dosyadaki delil durumuna göre tarafların eşit kusurlu kabul edilerek, davacı kadın yararına tazminata hükmedilmemesi gerektiğine işaret eden bozma kararı, yukarıda açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunun çoğunluğunca da benimsenmiştir.

Şu hale göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyularak tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile davacı kadının maddi ve manevi tazminat talebinin tamamen reddine karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararının bozulması gerekir.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.07.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.