Esas :2011/2463 Karar:2011/3349 Tarih:23.03.2011
-YARGITAY İLAMI-
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, eşi olan davalı aleyhine Ankara 9. Aile Mahkemesi’nin 2009/117 Esas sayılı dosyasından boşanma davası açtığını, bu aşamada boşanmanın maddi sonuçları olan nafaka ve tazminat karşılığında kayden malik olduğu 1 bağımsız bölüm numaralı meskeni davalıya devretmesi karşılığında anlaşmalı boşanacakları yönünde kendisi ile sözlü olarak anlaşmaları üzerine taşınmazı satış suretiyle tapuda davalıya devrettiğini, buna rağmen davalının sözünde durmayarak karşı boşanma davası açtığın ileri sürerek, hile hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu temlikin davacının iradesinin sakatlanarak hileye düşürülmek sureti ile gerçekleştirildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Gamze Ünal’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı, aralarında şiddetli geçimsizlik bulunması sebebiyle davalı karısı aleyhine Ankara 9. Aile Mahkemesinde 28.01.2009 tarihinde boşanma davası açtığını, dava açtıktan sonra nafaka ve tazminat karşılığı kayden maliki olduğu 1 nolu mesken nitelikli bağımsız bölümün mülkiyetini davalıya devri halinde, açtığı boşanma davasını kabul edeceği yönünde davalı ile anlaştıklarını, bunun üzerine anılan taşınmazı 12.02.2009 tarihinde bir bedel almadığı halde satış göstermek suretiyle davalıya devrettiğini, buna karşın açtığı boşanma davasını, davalının kabul etmediği gibi, 16.02.2009 tarihinde nafaka ve tazminat talepli karşı boşanma davası açtığını ve bu şekilde hileye düşürüldüğünü ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece iddianın subut bulduğu gerekçesi ile davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 12.02.2009 tarihinde tarafların serbest ve birleşen iradeleriyle akti düzenleyerek taşınmazın temlikini gerçekleştirdikleri, yani; akdin yapılışı sırasında tarafların iradesini fesata uğratan veya ortadan kaldırıcı nitelikte bir olgu bulunmadığı, ileri sürülen hile olgusunun akdin tekemmülünden sonra gerçekleştiği, öte yandan davalı Emine Arıkan’ın davalı aleyhine açmış olduğu karşı boşanma davasının haklı görülerek kabul edildiği, davacının açtığı boşanma davasının ise reddedildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; yasal açıdan bir akdin korunabilmesi ve varlığını sürdürebilmesi için asıl olan akdin yapılması sırasında iradeyi ifsat eden bir nedenin bulunmamasıdır. Yok eğer akdin inikadı sırasında akit hata, hile ikrah, gabin gibi iradeyi bozucu bir sebeple gerçekleştirilmiş ise yapılan temliki tasarrufun geçersiz olacağında kuşku yoktur. Akit sırasında olmayıp ta sonradan meydana gelen olayların akdin geçerliliğine etkisi olamaz. Bir başka ifade ile akdi geçersiz kılmaz. Kaldı ki; Aile Hukuku ile ilgili düzenlemeler özellikle boşanma hükümleri kamu düzeni ile ilgili ilgilidir. Bir kimsenin kanundan kaynaklanan hakkını önceden kullanmayacağını belirtmiş olmasının, ya da yasada öngörülen mevcut hakkını dile getirmiş olmasının, hile ve baskı unsuru olarak değerlendirilmesine olanak yoktur. Öyle ise yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde davacının hileye maruz bırakıldığı söylenemez. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden HUMK.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.