Anlaşmalı Boşanma (Anlaşmalı Boşanma Davası)
Anlaşmalı boşanma Türk Medeni Kanunu’nun 166/3 maddesi uyarınca gerçekleşen ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanana bir boşanma türüdür. Anlaşmalı boşanma davası açabilmek için tarafların evliliğinin en az bir yıl sürmüş olması gerekir. Anlaşmalı boşanma davasının kabul görebilmesi için taraflar boşanma ve boşanmanın mali sonuçları hakkında anlaşmış olması gerekir. Bu durumda davalarını ispatlamaya gerek olmadan hızlı bir şekilde anlaşmalı olarak boşanabilirler. Eğer taraflar anlaşamazlarsa bu durumda davanın çekişmeli olarak açılması gerekecektir.
Anlaşmalı Boşanma Protokolü (Anlaşmalı Boşanma Protokol, Anlaşmalı Boşanma Protokol Örneği)
Anlaşmalı boşanma protokolü dava dilekçesiyle birlikte mahkemeye sunulur. Taraflar boşanma, nafaka, velayet, tazminat, mal paylaşımı gibi hususlarda anlaştıktan sonra, mutabakata varılan konuları yazıya dökmeleri gerekir. Anlamalı boşanma protokolü adını taşıyan bu yazıda tarafların boşanma ve boşanmanın mali sonuçları hakkında nasıl ve karara vardıkları ayrıntılı olarak yazılır. Eğer taraflar anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamayı bilmiyorsa iyi bir boşanma avukatından yardım almalıdırlar. Fakat internet üzerinden yapılacak arama ile de anlaşmalı boşanma protokol örneği elde edilebilir. Bu protokol taraflarca imzalanmalıdır. Taraflar mahkeme huzuruna çıkıldığı zamanda bu anlaşmalı boşanma protokolü altında imzanın kendilerine ait olduğunu ve protokolde yer alan şartları kabul ettiklerini beyan etmelidirler.
Anlaşmalı Boşanma Dilekçesi
Anlaşmalı boşanma dilekçesi doldurulurken bir takım hususlara dikkat etmek gerekir. Öncelikle anlaşmalı boşanma dilekçesi HMK’nın 119 maddesinde yer alan dava dilekçesi unsurlarının tamamını taşıması gerekir. Eğer bu şartlardan biri eksikse mahkemeye eksikliğin giderilmesi için dilekçe sahibine bir hafta süre verir. Anlaşmalı boşanma dilekçesinde tanık ve benzeri delil göstermeye gerek yoktur. Zira her iki tarafta anlaşmış olduğundan davanın ispatlanması gerekli değildir. Anlaşmalı boşanma dilekçesi hazırlamak hukuki bilgi gerektirdiği için iyi bir boşanma avukatından yardım alınması faydalı olacaktır.
Anlaşmalı Boşanma Şartları
Anlaşmalı boşanma şartları nedir? Anlaşmalı boşanma şartlarından başında evlilik birliğinin en az bir yıl sürmüş olması gelir. Eğer evlilik birliği bir yıldan az sürmüşse anlaşmalı boşanma şartları yerine getirilmemiş olacağından tarafların anlaşmalı olarak boşanma şansı olmayacaktır. İkinci olarak taraflar boşanma ve boşanmanın mali sonuçları hususunda tam olarak anlaşmış olmalıdır. Daha sonra anlaşılan konuların yazıya dökülmesi yani anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenmesi gerekir. Son olarak ta tarafların anlaşmalı olarak boşanabilmesi için mutlaka duruşmaya katılmaları gerekir. Aksi halde dava kabul edilmez. Bu hususlar gerçekleştiğinde anlaşmalı boşanma şartları yerine gelmiş olacaktır.
Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır (Anlaşmalı Boşanma Nasıl Olur)
Anlaşmalı boşanma davası nasıl açılır ? Anlaşmalı boşanma davası açabilmek için öncelikle bir anlaşmalı boşanma dilekçesi hazırlamak gerekir. Anlaşmalı boşanma dilekçesine ek olarak bir de anlaşmalı boşanma protokolü sunulmalıdır. Anlaşmalı boşanma davası dilekçesi ve protokolü aile mahkemesinin tevzi birimine verilir tevzi birimi anlaşmalı boşanma davasının harcını ve gider avansını hesaplar daha bu tutar ödendikten sonra davanın hangi ile mahkemesine düştüğü ve aldığı esas numarası tespit edilir. Ankara ilin de 11 . aile mahkemesi bulunmaktadır.
Anlaşmalı Boşanma Nafaka
Anlaşmalı boşanma nafaka konusu insanlar tarafından oldukça merak edilen bir konudur. Zira insanlar boşanırken fazla uğraşmadan bir an evvel boşanma için anlaşmalı boşanma davası açmak isterler fakat nafaka haklarından da vazgeçmek istemezler. Anlaşmalı boşanma nafaka almaya engel değildir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, karşı taraftan uygun bir miktar nafaka isteyebilir. Bu nafaka miktarı taraflarca belirlenir. Zira anlaşmalı boşanma davası sırasında hakim nafaka konusunda karar veremez. Bu karar tarafların aralarında anlaşmasıyla olur. Eğer taraflar nafaka konusunda anlaşamazlarsa bu durumda davalarını çekişmeli olarak açmaları gerekir. Bu konularda ayrıntılı bilgi almak için iyi bir boşanma avukatından yardım alınmalıdır.
Örnek Yargıtay kararı
T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E. 2010/11930
K. 2011/5632
T. 2.5.2011
• ZİYNET EŞYALARININ AYNEN İADESİ İSTEMİ ( Anlaşmalı Boşanma Davasında Maddi Manevi Tazminat Nafaka Yargılama Giderleri Talep Edilmediği – Bu Davada Davacı Tarafından Talep Edilen Ziynet Eşyalarının Anlaşmalı Boşanma Davasının Maddi ve Manevi Sonucu Olarak Kabul Edilemeyeceği )
• BOŞANMA DAVASI ( Ziynet Eşyalarının Aynen İadesi İstemi – Anlaşmalı Boşanma Davasında Maddi Manevi Tazminat Nafaka Yargılama Giderlerinin Talep Edilmediği – Davacı Tarafından Talep Edilen Ziynet Eşyalarının Anlaşmalı Boşanma Davasının Maddi ve Manevi Sonucu Olarak Kabul Edilemeyeceği )
• YEMİN DELİLİ ( Davacı Dava Dilekçesinde “İlgili Diğer Deliller” Demek Suretiyle Yemin Deliline de Dayandığından Davacıya Ziynetlerin Elinden Alındığı ve Götürülmesine Engel Olunduğu – Davalı Tarafta Kaldığı Konusunda Davalıya Yemin Teklif Etme Hakkı Hatırlatılarak Bir Karar Verilmesi Gerektiği )
4721/m.6,166/3
ÖZET : Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelin tahsili istemine ilişkindir. Olayda, davacı ve davalı taraflar kesinleşen karar ile anlaşmalı olarak boşanmışlardır. Anlaşmalı boşanma davasında maddi manevi tazminat, nafaka, yargılama giderleri talep edilmemiş olması o davadaki haklara ilişkin olduğundan, bu davada davacı tarafından talep edilen ziynet eşyalarının, anlaşmalı boşanma davasının maddi, manevi sonucu olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Davacının dava açarak ziynet eşyalarını davalıdan istemesi konusunda yasal bir engel yoktur. Öte yandan davacı kadın evi son terk ettiği tarih itibariyle dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini dinlettiği tanık beyanı ile ispat edememiştir. Bununla birlikte davacı, dava dilekçesinde “ilgili diğer deliller” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak bir karar verilmesi gerekir.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı eşya alacağı davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, tarafların 2005 yılında evlendiklerini, nişanda ve düğünde takılan ziynetlerin borç ödenmesi için alınarak bozdurulduğunu, geri verilmediğini bildirerek ziynetlerin aynen iadesine veya bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı, anlaşmalı boşanma kararının temyiz edilmeden kesinleştiğini, boşanma davası üzerinden 1 yıl süre geçmesi nedeni ile zamanaşımına uğradığını, davacının geçimsizlik çıkması üzerine kendi isteği ile evi terkettiğini, borçları ödemek için ziynet eşyalarının alınmadığını bildirerek reddini savunmuştur. Mahkemece, anlaşmalı boşanma davasında tarafların birbirlerinden maddi anlamda talepte bulunmadıkları, sonradan ziynet eşyaları için dava açılmasının TMK. 166/3. maddesi ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır.
Olayda, davacı ve davalı taraflar 25.08.2005 tarihinde evlenmişler, 24.11.2006 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı olarak boşanmışlardır. Anlaşmalı boşanma davasında maddi manevi tazminat, nafaka, yargılama giderleri talep edilmemiş olması o davadaki haklara ilişkin olduğundan, bu davada davacı tarafından talep edilen ziynet eşyalarının, anlaşmalı boşanma davasının maddi, manevi sonucu olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Davacının dava açarak ziynet eşyalarını davalıdan istemesi konusunda yasal bir engel yoktur. Öte yandan davacı kadın evi son terk ettiği tarih itibariyle dava konusu ziynet eşyasının götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha önce de götürme fırsatı elde edemediğini dinlettiği tanık beyanı ile ispat edememiştir. Bununla birlikte davacı, dava dilekçesinde “ilgili diğer deliller” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya ziynetlerin elinden alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalı tarafta kaldığı konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.